çay övücülüğü

entry2 galeri
    2.
  1. iki çay söylemiştik orda, biri açık,
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
    (Cemal Süreya)

    haydi iç de çay koyayım.
    (Ah Muhsin Ünlü )

    ve hala ince belli bardakta içilen çay tüm felsefe ,
    poetika ve kuramların üstündedir.
    Çay duyguların sıvı halidir.
    (Bekir Erdoğan)

    o bir çay istemişti, trenin içinde
    biz tren yolcusuyduk, çölün içinde
    ben yalnız kalmıştım, senin içinde
    oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni!

    aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin
    (Haydar Ergülen)

    Ama bu kente gelirsen unutma beni ara,
    sana bir çay ve temiz yaralar ısmarlarım.
    (Osman Konuk)

    Bizim içtiğimiz çay da çaydır
    Çarpık dudaklı ezik gözlü allı mavili çaylar
    Vadilerden renkli yağmurlar gibi gelir.
    içtiğimiz çay.
    (Sezai Karakoç)

    Çayın rengi ne güzel
    Sabah sabah,
    Açık havada!
    Hava ne kadar güzel!
    Oğlan çocuk ne kadar güzel!
    Çay ne kadar güzel!
    (Orhan Veli Kanık)

    çay içiyoruz
    mutlu bir sessizlik içinde.
    (Cevat Çapan)

    “Günün aydın, akşamın iyi olsun” diyen biri olmalı.
    Bir telefon çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.
    Yoksa, zor değil, hiç zor değil,
    Demli çayı bardakta karıştırıp,
    Bir başına yudumlamak doyasıya.
    Ama; “Çaya kaç şeker alırsın?”
    Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra…
    (Can Yücel)

    biriniz birkaç yıldız taksın gökyüzüne
    biriniz çay hazırlasın
    biriniz akşam olsun
    (Mevlâna idris Zengin)

    Basit yaşayacaksın basit
    Sanki bir gün yaşamın sona erecekmiş gibi basit,
    Çay, Simit ve Peynirle.
    (Nazım Hikmet Ran)

    Çekti ayakları kahveye vardı
    Açtı tabakasın, sigara sardı
    Daldı.. neden sonra garsonu gördü
    ‘Çay’ dedi, yutkundu, eğdi başını.
    (Abdurrahim Karakoç)

    çaydanlığı sürüyoruz ocağa
    kayna suyum kayna suyum
    kayna da çay içeyim
    ben böylesi sabahları
    içine de
    içine de
    ……………………..

    o biçim!
    (Hasan Hüseyin Korkmazgil)

    Hıncım bana kalsın gayrı
    sen yalnızlığımı götür.
    Bana çay demlemeyi öğret
    elimi yüzümü yıkamayı,
    ağzıma rakı koydurma.
    (Ahmet Oktay)

    çay içiyordu. sıkılıyordu. hamamda şarkılar söylü-
    yordu görüntüm. işbaşı yapıyordu çalıntı zamanlarda.
    (Altay Öktem)

    Bütün gün kahvede oturdum yedek kulübesinde
    ve bir kardeşim saf dışı kalsın diye
    çay söyledim kahveden.
    (ibrahim Tenekeci)

    seni çay içerken izlemek
    seni çay doldururken
    seni demlerken çayı
    kimseler inanmasa da düpedüz sevap
    (Alper Gencer)

    Dans eden bir kadının ayak bilekleri gibidir
    Judy Garland gibi çay
    Kan gibi çay.
    (Sezai Karakoç)

    Atları çayıra saldım diş kamaştıran erik ağaçları altına
    Nisan toprağı kalbimde ağarıyor
    Bence o çocuk öyle gülmemeli
    Şimdi bir kadın çay demlese
    (Ergin Günçe)

    Çaycı getir ilaç kokulu çaydan
    Dakika düşelim senelik paydan
    (Necip Fazıl Kısakürek)

    Biraz çay soğuklarda.
    Ne kadar acı şu dünya
    (Behçet Necatigil)

    Bir bardak demli çay
    burukluğu gibi kalsın
    gecenin ve sabahın tadı
    yaşasın anılarımızda
    (Ahmet Telli)

    Her gülümseyişinde tüm ülkeye çay ısmarlayayım,
    seninleyken bir yudum çay zenginleştirilmiş uranyum gibi enerji veriyor bana Şebnem.
    (Murat Menteş)

    Çay henüz her şey bitmedi demektir.
    (Cezmi Ersöz)

    hayatta herkesin mutlaka
    bir sarayburnu aile çaybahçesi varsa
    hayatta herkesin mutlaka bir istanbulu varsa
    hayatta herkesin mutlaka bir tanrısı varsa
    ve biz tanrısız kaldığımıza göre
    sen benimle mi gelirsin
    ben sen de mi kalırım
    bunu bırakalım şu geçip giden bulutlar düşünsün
    (Salih Bolat)

    Çay içmeye gidenler vardı akşamüstü, parklara gidenler de
    Duruma uymak kısaltıyordu günlerini artamayan eksilmeyen bir hüzünle…
    (Turgut Uyar)

    Aşkınla demlenmiş sıcak bir çay içmeliyim.
    Küfürler saçıp etrafa, belalara bulaştırmalıyım ağrılı başımı.
    Yokluğuna alışmamalıyım.
    (Tarık Tufan)

    bir çay yalnızlığı emirgân’dan öteye
    değdikçe ısındığı yaldızlı bardağın
    (Attila ilhan)

    Ve oturdu mu bir masaya
    hakkını verir çay içmenin
    (Cahit Zarifoğlu)

    Ya da bir oda kapısını açtığınız zaman
    O müthiş öğle sıcağında
    Pencerenin önünde örgü ören birinin
    - Örgü mü, bir çay bardağını başka başka tutan ellerin becerikliliği mi-
    Görülmediği gibi
    Ama var mıydı sanki görülmek isteyen
    Var mıydı bir şeyler bekleyen yüreğimin eskittiklerinden.
    (Edip Cansever)

    Benim çay bardağımda senin gözlerin olur
    Senin gözlerin sizin çay bardaklarınızda
    Onların gözleri
    (Sezai Karakoç)

    Adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde
    Yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu
    otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime
    ”anne” dedim, ”hadi çay koy da içelim”…
    (Ali Lidar)

    çok uyuz bir şeydir. ama bazı üstadlar da epey sağlam konuşmuştur haklarında.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük