üniversite 4. sınıftaydım. 3. sınıftan çuvalla ders kalmış. telefonda ''dersler nasıl'' diyen babaya ''iyi baba, bu sene bitiyor, *bitirmeden eve gelmem'' gibi laflar ederken yutkunuyorum. her sınav final havasında geçiyor, her puan altın değerinde. artık bütün dersler bölümün en zor dersi bana göre.
vizemin düşük olduğu zooloji diye bir ders, dersinde matrak bir hocası var. matrak ama dengesiz olan türden. bir gün labaratuvara geldi bu, gitti mikroskoba bir şeyler yaptı ve sınıfa dönüp ''bugün sözlü olacaksınız, bilene finalde +10, bilemeyene -10 puan'' dedi. nereden çıktı lan bu???
sağ taraf sıraya göstererek ''şu sıra'' dedi. mikroskopta 10 kişilik sıra oluştu. sırası gelen mikroskoptan böceğin bacağına bakıp adını söylemeye çalışıyor!!
-ıhh şey phthiraptera hocam.
+yanlış, numaran kaç?
-072012514
*orthopterida hocam.
+yanlış, numara söyle.
*072541465
hoca herkesi sıradan geçiriyor aliminyum. 15 kişiden ancak 3 tane bilen oldu. onlarda bildiğinden değil haa. basit geldi, şans yani ama ben umutluyum. daha geçen böcekler konusuna çalışmışım.
geçtim sıraya, böcek bacağıyla aramda 2 kişi kalmış. bir yandan ''ulan bunu bilsem, hopp 10 puan cepte vizeyi de kurtarmış oluruz'' diye hayaller kuruyorum diğer yandan babama verdiğim sözler kulağımda yankılanıyor; ''bu sene biter, bitirmeden gelmem...''
sıra bana geldi. gözümü dayadım mikroskoba. bak, karşımda abartısız şöyle bir şey vardı '' şğz!!ksa&su/(as?!//i&r '' emin ol o bacağın hangi böceğe ait olduğunu bilsem bu kelimeyi de rahatlıkla çözebilir, kriptoloji diplomasını almaya hak kazanabilirdim. ama hemen yılmadım, baktım baktım bi 10 sene filan baktım. ağır ergenlik geçiren saçları dikili veledi sahra çölünün ortasında görmüş afrika yerlesi gibiydim. hiç bir şey çağrıştırmıyordu lan. sonra ansızın beynimden dıt dızt dırzt(hesap yapmaya çalışan eski bilgisayarları hatırla) sesleri gelmeye başladı. bir şeyler oldu. kafamda yanan ampulden etrafa ışık saçmaya başladım;
-mystroptera hocam.
dındın dındın dındın dındın * sessizlik oluştu sınıfta, o kadar kati bir sesle söyledim ki herkes şok geçirmişti. bütün kızlar hayran olup ''bu ne özgüven'' demiş hangisiyle çıkacağım hakkında tartışmaya başlamıştı ki;
+yanlış, numaranı söyle.
sinirlerim tepeme çıktı bir an, nasıl yanlıştı lan??? o sinirle kotumu sıyırdım. sağ bacağımı hocaya doğru uzatarak ''buyur hocam sıkıysa sen söyle'' dedim. sınıfta bir curcuna, bir panayır, bir festival havası oluştu. herkes gülüyor, herkes eğleniyordu. bir kişi hariç.
not: bir arkadaşım böyle bir sınav olduğundan ve hocayı bozduğundan bahsetmişti. bir şeyler ekleyerek paylaşayım dedim lakin uyaranlar oldu. böyle bir fıkra varmış. oylamadan önce ona göre karar verin dostlar.