haklarında, Türkçülüğün tarihsel gelişimi üzerine yıllar yılı kafa patlatmış biri olarak diyebilirim ki Türkçülerin sistematikleştirdiği kemalizm, Atatürkçülük konularında birçok yerde eksik, birçok yerde yanlış bir örgütlenmedir .
Bu yanlışlıklar, eksiklikler ise olağandır esasında Türkiye cumhuriyetinin fikirsel-siyasi değişimlerini, etkisi altında kaldığı akımları ve toplumun çoğunluğuna hitap eden baş siyasetçilerin toplumu bölmesi, kendi lehlerine kontrol edilebilir olabilmeleri için dejenere etmesi açısından.
Çünkü bu ülkede 30ların sonundan itibaren hiçbir siyasi görüş temelli örgütlenme birbirinden bağımsız bir şekillenme yaşamamıştır. Oy, güç vs elde etmek için arsızca, her telden işlerine geldiklerini almışlardır.
Bu açıdan TGB'ye atatürkçü, kemalist değil onlar! diye saldırmak yersizdir. Ulan Atatürkçü kemalist olan örgütlenme mi var bu ülkede ?
Benzeri MHP, islamcı partiler, sosyal demokrat örgütlenmeler, aşırı sol örgütlenmeler için de söylenebilir.
Bugün TGB'nin içerisine atıldığı baskı ve zulm ortamına gelince. AKP, büyük, küçük demeden PKK anlaşmasına, ABD ile anlaşmasına, her türlü üç kağıdına ses çıkaran her türlü örgütlenmeyi baskı altına almıştır. Bırak böyle somut örgütlenmeleri gerçekleri destekli bir şekilde ortaya serdiğin en ufak bir girdi bile AKP'nin radarına girdiği takdirde her türlü güçle üzerinize geleceklerdir. (bkz: selim pusat'ın savcılığa şikayet edilmesi). AKP rektörlerinin gelir gelmez yaptığı ilk iş misal okuldaki üç-beş kişilik "düşünen" kulupleri bile baskı altına almak olmuştur veya bir internet sitesi kurarsınız, serverınızı tecrübesizlikten türk server olarak seçersiniz, sonra o server "yav bilmem nereden iş geldi ben de sizin gibi siteleri bünyemden arındırıyorum, emir öyle" diye size yaklaşabilir. Daha kötüsü de yedeklerinizi almak için bile birçok AKP baskısına göğüs germeniz gerekmektedir. TGB'nin durumu da tabi bunlardan daha ağırdır sayısal itibarle kalabalık oldukları için. Çelişkilerini onu bunu anlamam ama bir grubun çelişkileri var diye bildiklerini söylemesi baskıyla zulümle susturuluyorsa, aklı başında hiç kimse "bana ne" dememelidir, diyemez. Nitekim Ergenekon, Balyoz vs davalarıyla Askerler, üniversite hocaları, gazeteciler içeri alındığında birçok sözde muhalif insan işte o asker dinsizdir (tabiki uydurma), işte faşisttiler, işte CHPliydi, işte mhpliydi diye ülkenin sokulduğu durumla ilgilenmediler, o insanları savunmayı görev olarak bilmediler. Onlara o zaman söyledim, bugün Koskoca Engin alan'ı Tayyip'e çanakkale'de vatandaşı bekletmemesi için haddini bildirdiğinden onlarca yıl hapise mahkum edebilecek derecede deliler, senin kıçı kırık örgütlenmenle veya üç-beş arkadaşınla hatta bireysel muhalefetini ezmeyecek mi sanıyorsun diye. Onlar yine de az önce söz ettiğim kulp takmaları kullandılar bu sözüme karşılık.
Burada AKP yalamalarının TGB şöyle böyle iyi oluyor, diye AKPlice saldırmaları ise "düşünecek" hiçbir şeyleri olmamalarıyla alakalıdır. Çünkü biraz da olsa düşünen adam bugün var olan vahim durumun belki hepsini göremese bile birkaç noktasını görüp "neler oluyor arkadaş" demesi lazımdır. Nitekim demezler, medya, teyyep ve kurmayları onları ne yöne çekerlerse o yöne giderler. Aferin. Yarın elbette rahatsız olacağın bir şeyler karşına çıkacak, o zaman direnmeye gücün olacak mı?
