bir bakış açısına göre, çıkış itibarı ile dogmatik olmayan inançlar bütünü. çark şöyle döner (örneğimiz şu anda dini bir ritüel olarak addedilen abdest olsun): günde 5 kez elini ayağını yıkamanın iyi bir şey ve gerekli olduğunu düşünen peygamber bunu laftan sözden anlamayan cahil halka abdestin farz olduğunu söyleyerek anlatır. dini oluşturan ve abuk subuk görünen her türlü ikonun ya ortaya çıktığı anda gerekli olan ve temeldeki mantığı da hesaba kattığımızda aslında göründüğünden farklı olan ya da genel bir doğruya işaret eden böyle bir sürecin sonucu olduğunu söylemek mümkündür bu bakış açısına göre.
aklı mantığı, hali vakti, gücü kuvveti, dengesi dermanı yerinde bir insan soracaktır: bunları insan kendi düşünce süzgecinden geçirip de doğruyu kendisi bulmadığı sürece böyle koyun sürüsü gibi muamele görmek onun ne işine yarar? tabii ki yaramaz, buradan da dinin sadece belirli bir kesime hitap ettiği sonucunu çıkartabilir ve onun psikolojik ferahlama sağlaması da dahil olmak üzere bütün inanan kişiye faydalı olan yanlarını onun asli amacından bağımsız olarak düşünebiliriz. kısacası, aldatılıyorsunuz dindarlar!
kendi aklı mantığı zekası sezgisi boyu posu ve varsa diğer özellikleriyle abdest almanın iyi bir şey olduğunu keşfeden kişiye dindar denemez; hem kendi inançlarını yaşayıp hem hiçbir anlamı, getirisi ve sairesi olmadığı halde kendini bir dinin mensubu sanmanın derinlerdeki anlamına kuran ı kerim başlığında değindim. bu kişiler kendilerine koydukları sınırı dışavuruyorlar ve şartlanmışlıklarını gösteriyorlar sadece. sonuç olarak, dindar olmak ya saçma ya anlamsızdır.
bir de olaya masum insanların (gerçi bastırılmışlığa gönüllü birer eziktir hepsi ve bu da bir nevi suç sayılabilir) duygularıyla oynayan din alıcı-üretici-satıcılarına bakalım. bunlardan kimisi gerçekten inanmış ve asıl din tüccarları ile onların oyuncakları arasındaki koordineyi sağlayan tiplerdir ki iki tarafın da kötü yanlarını üzerilerinde toplayarak duruşlarıyla, konuşmalarıyla, ağızlarından düşürmedikleri "allah" lafıyla, aralarındaki dedikodulardan olaylar karşısındaki yorum ve tutumlarına kadar her şeyleriyle başlı başına bir tiksinti sembolüdürler. kimisiyse bütün her şeyin yalan dolandan ibaret olduğunu bilerek limuzininin arkasında (eski çağlara uyarlarsak son model çadırında) çikolata soslu iki güzel hatunla (ya da kurduğu haremiyle) viski içecek (ya da hurma yiyecek) ve bu sırada, aldattığı insanlar aklına bile gelmeyecek.