bakıyorsunuz ki siz siz olmuyorsunuz.
emir cümlelerini yerine getiriyorsunuz.
ne diye ? 'ben ona aşığım' dediyorsunuz. peki ya yerlere göklere sığdıramadıklarınız, onlar n'apıyor ?
hepimizde farklı bir sebep belki aramıyordur sizi, belki vakit ayırmıyor, belki hakaret ediyor, belki sevmiyordur, belki kıymet vermiyordur, belki de siz aşıksınız ya o varlığınızı ya da yokluğunuzu umursamıyordur bile.
sonra bir gün yine canınız yandığında hepsini düşünüyorsunuz. o ne yaptı ? ben ne yaptım ?
o uçsuz bucaksınız aşkınıza mantık karışıyor. o gözünüzde ilahlaştırdığınız yâriniz, sizi sevmemekle lanetlenmiş. inancınızı kaybediyorsunuz.
tek başınıza bir karar vereceksiniz artık. ya gururunuza sahip çıkacaksınız ya da alelade bir insanın varlığına koyacaksınız varlığınızı. *
hiç anlaşamadı ya mantıkla aşk bu kez mantıklı olanı yapmaya karar veriyorsunuz. karar diyorum zaten aşkta karar verme yetisi mi olurmuş insanın ?
belki yüz yüze oturup anlatıyorsunuz gerekçeleri ve bitirdiğinizi söylüyorsunuz.
ya bir telefon görüşmesinde ya da bir mesajla bitiriyorsunuz.
ya da öyle çok kırılmışsınız ki yaralarınızdan konuşacak kudretiniz kalmamış bir anda tüm iletişiminizi koparıp sessizce gidiyorsunuz.
zor olacak, imkansız olacak belki ama unutacaksınız.
böylece aşka mantık karışmış oluyor. ve görüyorsunuz ki mantık olduğunda aşk sadece acı çektiriyor.