var mıdır yok mudur bilmiyorum. eğer varsa öteki tarafta şöyle bir konuşmanın geçeceği kesin.
- ey ademoğlu, sen nasıl öldün.
+ 16 yaşındaydım. babam bizim oralarda sevilen biriymiş, savaşlarda falan bulunmuş. sonra bizim oralara yan milletten birileri geldi. dedi ki, artık türkçe konuşacaksınız. öyle her yerde ibadet edemiceksiniz gibisinden bişeyler dedi. babamda olmaz öyle şey dedi, isyan etti. sonra bizim oraları hep yaktılar. isyanı destekleyeni de desteklemeyeni de. beni de, sende ilerde babana benzersin diye astılar galiba.
- (işte o muhteşem soru geliyor) hakkını helal ediyor musun.
+ hayır.
- tamam, bunu asanları götürün. cehennemin en ücra köşesine.
bir de şöylesi vardır: devrim yasalarının tüm sıcaklığıyla uygulanmaya çalışıldığı bir dönemde istiklal mahkemelerine kürt bir genç getirilir. çocuk türkçe bilmiyor, kürtçe biliyordur. hakim hükmü verir:
türkçe bilmeyenden bu ülkeye hayır gelmeyeceğinden idamına karar verirdi, der.
ertesi gün çocuğu asarlar.
öteki dünyada soracaklar nasıl öldün evladım,bilmiyorum yarabbim, türkçe bilmiyordum bişeyler söylediler, anlamadım, sonra astılar.