hakkında milyonlarca şarkılar bestelenmiş, romanlar yazılmış, filmler çekilmiş kocaman bir pazarlama stratejisi.
insanoğlu da aynı hayvanlar gibi içgüdülerine göre hareket eder.buna göre bir erkeğin bilinçaltında düşündüğü tek şey spermlerini etrafa saçmak, bir dişinin ise düşündüğü tek şey yavrusu için en ideal spermleri almak, yani kendi talipleri arasından en güçlü olanı, kendisine en uygun olanı seçmektir.iki insan arasındaki ilişki, birbirlerini ilk gördükleri anda işte bu cinsel çekimle ortaya cikar.çiftleri bu noktada dizginleyense toplumdaki kendilerine öğretilmiş ahlak kurallaridir.bu ahlak kuralları insanlarla hayvanları birbirinden ayırır, kişilerin sahip olduğu üst benlik toplumlarda belirli ahlak kurallarının oluşmasına ve tek eşliliğin yaygınlaşmasına yol açmıştır.
bu ilkel dürtülerle, adını da aşk koyarak başlayan bu ilişki, hele bir de cinsellik erkenden yaşandıysa büyüsünü kaybeder.ciftleri bu noktada bir arada tutan tek şey alışkanlık ve ayrıldıklarında birlikte geçirdikleri zamanda ne yapacaklarını bilememe korkusudur.
zamanla bu alışkanlık da ortadan kalkıp bir şeyler çekilmez olduğundaysa çocuk dünyaya gelir.çiftler zamanlarını ve tüm enerjilerini çocuklarına aktardıkları için birbirlerine tolerans göstermeye alışırlar.bazı durumlarda çocuğun evlilikleri kurtarmasının sebebi budur.
sonuç olarak aşk sadece iki insanın birbirine karşı duyduğu ilkel bir dürtü, cinsel bir çekimdir.ilk çağlardan beri varlığı kanıtlanmış kalp sembolünün aslında betimlediği şeyin bir kadının doğurganlığı ve kalçaları olduğunun araştırmalarla ortaya konmuş olmasının da sebebi budur, kadınların zengin erkeklere ilgi duymasının da sebebi budur.geri kalan her şey de, sevgililer günü de, kalplı ayıcıklar da, tek taş pırlantalar da sadece pazarlama stratejileridir.