abdülaziz bayındır

entry163 galeri video6
    92.
  1. geçen hafta Tarihin Arka Odası programına konuk olmuştu. imsak vakti hususunda Diyanet'in ve ona uyan milyonlarca insanın yanlış yaptığını, kendi dediğinin doğru olduğunu ispatlamaya çalıştı. Kutup ayıları tarafından öldürülme riskini göze alarak bu uğurda kutuplara gitmiş mesela. Oradan görüntüler izletip hep aynı şeylerden bahsedip durdu. Ezanın ardından da su içti mesela. "Bardağında gerçekten su olduğunu nereden bileceğiz?" şeklindeki izleyici suali üzerine, "Bakın, bakın işte!" diyerek bardağındaki suyu yere döktü. "Peki gerçekten oruç tuttuğunu nereden bileceğiz?" suali üzerineyse gülemedi. Espri anlayışı da sıfır çünkü.*

    Her neyse, program ilerledi. güneş doğmak üzereydi. Kendisinin Diyanet'e uymadığı daha inandırıcı olsun diye bu defa da o andan itibaren stüdyodaki ve ekran başındaki oruçluların huzurunda önündeki tabaktan da bir şeyler attı ağzına. Nezaketsizliği bir yana, neredeyse güneş doğacaktı. Siyah ip beyaz ipi bırak, siyah siyahtan ayrılacak ama yeyip içiyor adam. Sonrasında da boğazına takılanlar oldu, öksürdü, hatta kartlar yandı ve yayın yarıda kesildi falan filan.

    Yayına Diyanet başkan yardımcısı bağlanmıştı ve az, çok karşı çıktı Bayındır'a ama adam pısırıktı. Ortada bariz bir yanlış varken karşındakine "Sana da saygı duyuyorum" diyordu. Yahu din adamısın sen. Kesin olacak sözün. Ağzının içinde konuşursan izleyenler karşındakinin de dediği doğru olabilir diye şüpheye düşerler. o yüzden bu hususlarda Allah için kızan Ömer Tuğrul hoca veya cübbeli ahmet hoca gibi sert adamları severim ben. sözlerini esirgemezler ve şu ana kadar mantığıma ters gelen laflar etmemiş, gönlümden geçenlere bir şeyler katarak dile getirmişlerdir. ama bu yayına bağlanan adam büyük titizlik içinde astronomi ilmiyle bu vakitlerin belirlediğinden bahsederken Bayındır defalarca "Astronomiyle bunun ne ilgisi var, imsak yeryüzü işidir." türünden saçmaladığında ona karşı çıkamadı mesela. Yahu bu ilim islam topraklarında ilerleme kaydetti. Sebebi de bu gibi ibadet esaslı hesaplamalar yapılmasıydı! müslüman olarak savunacağımız çok şey var lakin etraf islam'ın bilime engel olduğunu savunan cahillerden geçilmiyorken bunları susturacak birikime sahip adamlar da çok az. peygamber zamanından beri işin ehli adamlar tarafından hesaplanır vakitler. sen bulunduğun yerden havaya bakarak çözemezsin bu işi. habertürk'ün çatısından da çözemezsin!

    o yüzden, kimse "Uydum Bayındır'a!" deyip de Diyanet'i topa tutmasın. Önünde internet ve Bayındır olunca kendilerini alim belliyorlar. Bu meselelere herkesin kafası basmaz.* Nefs kendisine kolay gelene kilitlenir. Onu hoş görür. Bayındır'a uyanların durumunu da budur. Ondan Bayındır'ın söyledikleri kulaklara hoş gelir. Kimse Diyanet'i çok sevdiğimi de zannetmesin. Halifesi ve Şeyhülislam'ı yok edilmiş bir islam toprağında dinle devlet işlerini kolayca ayırabilmek için uydurulmuş, günümüzde de insanları doğru dürüst aydınlatmaktan aciz bir kurumdur Diyanet. Bundan memnun olacak değilim. Ama senin devletinde din işlerini bu kurum yürütüyorsa buna uyman gerekiyor. Doğru olan budur. ülkemiz islam'ı yaşamak noktasında rezil bir durumda değildir. ama Türkiye'yi Darul Harp olarak ilan eden ahmaklar da mevcut mesela.

    Bayındır, Süleymaniye Vakfı olarak Diyanet'in imsakiyelerine rakip bir imsakiye bastırıyor. Fitnedir bunun adı. Cübbeli ahmet'in dediği gibi adam arabasıyla ters yöne dalmış ama herkesin ters gittiğini iddia ediyor. Kaldı ki, şu an ortada yanlış olsa dahi 1 saat fazladan oruçlu dolaşmamız dışında kaybettiğimiz bir şey yok. Asıl mesele sabah namazının vaktidir. imsak girdi mi, namaz vakti de girmiştir. Hanefi dışındaki mezhepler zifiri karanlıkta kılarlar sabah namazlarını. Bizse geciktirmeyi faziletli sayarız. O yüzden geç kılarız. ama ramazan'da kolaylık olsun diye imsak vakti ezanlar okunuyor. Eyvallah. ancak, işe gidecek insanlar için kolaylık olsun diye bu yapılırken bunun yanında da en faziletli olana, yani geç kılmaya bir yönlendirmenin de olması gerekiyordu. bu şekilde olunca adamın yarın işi olmasa bile erkenden kılıp yatıyor çünkü. Nefsi öyle istiyor.

    Bu arada programda Osmanlı'nın Nizam-ı Alem davasını beceremediğini ima ettiği bir yer de oldu Bayındır'ın. Ne kadar seviyor bu adamlar hiç yeri yokken kalkıp da Devlet-i Aliyye'yi eleştirmeyi! Neyse ki o hususta Erhan Afyoncu'dan ayar üstüne ayar yedi de rahatladık. Şu gerçek ki, Bayındır'ın habertürk'te konuk olduğu programı izleyenler kafa karışıklığından başka bir şey kazanmamışken Cübbeli Ahmet'in konuk olduğu programı izleyenler gülmüş, eğlenmiş, kıssalar duymuş ve şüpheye yer kalmayacak şekilde bazı meseleleri kavramıştır.

    bütün bunların üstüne de Bayındır hâlâ daha ayet gösterip "Bu söz Allah'ın sözüdür, Cübbeli de bana değil, Allah'a karşı geliyor." türünden kendini savunmaya çalışıyor. Haşa peygamber kendisi. Kuran'ı her şeyiyle kavramış da Allah'ın ağzıyla konuşuyor. Ayıptır, günahtır!
    2 ...