yalnız paris'te mi çok renklidir ondört temmuz gecesi
rakılar da yuvarlanabilir ihsan incesu'yla eyüp'te
hem paris'ten konuşarak
abidin dino'nun kulaklarını çınlatarak
bana paris demeyin şu sıralar
benim paris'im boulogne ormanına düşen bir uçaktır
civciv ölmüştür paris'te
gönlüm düzensiz bir saz
çalıyorum geceboyu eyüp'te
dokuzyüzyetmişbeş temmuzun ondördü
fakir frengistan'dan döner babaları sevindirmeyen bir diplomayla
tiyatro iyi güzel de bir işe girseydi çocuk
işimiz tiyatro
olabilir tamam da geçim kaynağı ne olacak kocaman oğlumuzun
alır mı aileyi sismik bir düşünce
alır mı fakiri düşüncelerin en yoksulu
nasıl kurulacak bir yazarın yazmaya yönelik düzeni
ikametgah sorunsalı
herkesin siyah beyaz televizyonlarını sonuna dek açtığı
kısmayı kapatmayı henüz bilmediği
bir yaz akşamı
örneğin yirmi temmuz pazar gecesi
bir yazlık sinema gibidir teşvikiye
kötü dublaj alışkanlıkları yanlış vurgular yanlış tonlarla
türkçe dökülmektedir pencerelerden bayır sokağa
ozan saz çalmaktadır
pederinin rakılarını ve millet meclisi cıgaralarını tüketip
ozan bozan renksiz türkçe bir yaşama karşı
hüznünüze hoşbuldum türkiye
bir çadır tiyatrosu gelişmektedir cevval beynimde
devekuşu kabare haneler'le izmir'de
ikibinbeşyüz izleyici gecede
bir yazarın şiiri pazarlanmaktadır izmir panayırında
yazara üç kuruş düşmemektedir
yapılan gayet zeki ve metin hesaplardan
tiyatronuza hoşbuldum türkiye