asıl adı "ali rıza sergen yalçın". futbol hakkında herşeyin hatta futbol programlarında futbolla alakasız şeylerin bile tartışılabildiği ülkemizde, kendisinden bahsedilirken "yetenekleri tartışılamaz" ifadesi kullanılan, türk futbolunun yetiştirdiği en büyük yetenek. kendisi hakkında her yorum yapanın " akıllı olsaydı şimdi avrupa'da zidane'la yarışıyordu." "maradona'ya rakip olurdu" demesine rağmen o avrupa'da oynamak yerine kendisi olmayı seçti. ilk kupasını 17 yaşında kaldırdı. beşiktaş'la özdeşleşti. kendi dönemi futbolcuları ayrılmaya başladıkça o da söylenene göre oynamamaya başladı. ona rağmen çoğu maçın yıldızı oldu. fenerbahçe maçlarının ise her zaman kurtarıcısıydı. en olmadık zamanlarda bir ara pası atar oyunun kaderini değiştirirdi. hiç olmadı 90'ınıncı dakika da bir frikik olur sergen onu çatala adeta monte ederdi. yıllarca televole'nin başlangıcında sergen'in rüştü'ye attığı o efsanevi golü izledik. en olmadık yerlerden goller attı, en olmayacak pasları attı, yeri geldi topa dokunmadan gol attırdı. tam anlamıyla bir futbol dehasıydı. kanımca futbolun adaletsizliğini sergen çözmüştü. futbolda oyundan çok sonucun önemli olduğunu biliyordu, bu sebepten o da futbolun gereklerini yerine getiriyordu. "ben neticeye etkirim, koşmak benim değil diğer arkadaşların işi" derdi. doğru da söylüyordu. futbol sonuç oyunuydu neticede. o da her zaman oyunu kuralına göre oynadı. öyle ki çıkıp "ben koşunca yoruluyorum, beni kimse anlamıyor." diye bilecek kadar açık sözlü oldu, fakat bu sözü herkesi gülüp geçirdi. tabi ki sergenin işi koşmak değildi. onun işi topu koşturmaktı. çünkü o hep efsane bir 10 numaraydı. serbest adamdı. top peşinde koşturmayacaktı tabi ki oyunu yeteneklerine göre oynayacaktı. bir frikikle maç kazanıldığı oyunda kendisine göre neden koşsundu ki. avrupa'da gözü de olmadı çoğu zaman. avrupa'da her hangi biri olmak yerine belki de türkiye'de en büyük olmayı seçti. futbolun işçisi değil motifçisi, sanatçısı oldu. çocukluğunda herkesin hayali oldu. medya da oyunundan çok kilolarıyla, antremanlara katılmayışıyla gündeme geldi. oysa o yeteneğini her zaman her yerde göstermişti. yeri geldi lastik içinden top geçirdi, yeri geldi kameraların önünde basket sahasında antreman yaparken orta sahadan sol ayağıyla basket attı. bu yeteneğin hiç bir tarifi olamaz. futbol için yaratılmış bir insan tamamiyle. futboldan zevk aldığı zaman oynardı, zevk almadığı zaman zaten suratından okunur oynamazdı. futbol dışında da zevkleri vardı, fakat bu zevkler halk nazarında futbolcuya yakışmazdı. herkes kumar oynayabilir, ama sergen oynayamazdı. herkes at sahibi olabilir fakat sergen olamazdı. herkes çapkınlık yapar, fakat sergen bunları yapamazdı. ya sebep? sebep yoktu. medyanın gazı. o da bunlarla adeta alay etti. her zaman açık sözlüydü. kumar oynadığını da söyledi, mankenlerle beraber olduğunu da, atı olduğunu da, adını da göstere göstere sergen koydu. kilolarıyla uğraşanlara "evet kilo vericem jokey olucam" diyecek kadar da yürekliydi. kimseden de lafını esirgemedi. bu yüzden çok sorunlar yaşadı. takım takım gezdi. dört büyük takımda oynayan ilk futbolcu oldu. onlar dışında siirt jetpa ve istanbulspor formaları giydi. büyük paralar aldı fakat bunların sebebi para değildi. sorunlardı. her yeni teknik direktörün göz dağı sebebiydi. takımdan sergen kesilir, "bakın sergeni bile yedek oturtuyorum ayağınızı denk alın" kobayıydı. yılmadı takım farketmedi, çünkü futbolcuydu futbolu seviyordu. sergen'in başarılı olabileceği bir teknik direktör olmadı arkasında. çünkü sergen'i bir şeye uydurmak zordu, o zaman takımı sergen'e uydurmak gerekirdi. denenmedi yapılmadı. otoriter olma sevdası uğruna. en fazla arkasında duran ise lucescu oldu. adeta yeniden yarattı. ondaki müthiş yeteneği şekillendirdi. idman inadını bile kırdı. şimdi ise kör topal oynayan sergen ona rağmen hala golleriyle bazı maçlardaki oyunuyla konuşuluyor fakat beşiktaştan gönderiliyordu. sanki yabancı da kadro da sıkıntı verecek. adam yedekken bile sesini çıkarmamış sen çıkıp lazım değil diye yolluyorsun. fakat bir frikikle kurtardığı maçlarda deli gibi seviniyorsun. bu ne yaman çelişkidir. sonuç sergen şekerspor'da. bu transferle anlatmak istediği farklıydı fakat yine millet yanlış anladı. kimi para dedi, kimi idmansızlık, rahatlık, at yarışı bile diyen oldu. onun yaptığı sadece bir tepkiydi. "ikinci ligde hiç şampiyon olmadım, çünkü hiç oynamadım" derken bu gözlerinden zaten fazlasıyla okunuyordu. her zaman medyanın saldırısını yedi. hala da yemeye devam ediyor. en son yeğenini ters tuttu diye kendisine dava açıldı. o yine her zamanki kararlılığı karizmasıyla güldü geçti. şimdiyse eskişehirspor için ter dökecek. sergen rüyası bitmez, torunlarımıza anlatacağımız güzel şeyler kaldı fakat türkiye onun gibi futbolcuyu zor yetiştirir.