aşağı yukarı her toplumda olan insan modelidir. yani "ben hristiyan'ım" diyen elemanların -ki dünyada sayıca müslümanlardan fazladır- kaç tanesi incil okumuş da öyle hristiyan olmuş? "ben marxist'im" diyen kaç kişi marx'ı okumuş (zaten okusa en başta marx'ın "ben marxist değilim" lafını bilirdi)? insanlar bir sebepten, ama içinde bulunduğu topluluk ile ters düşmemek için, ama anadan babadan öyle gördüğü için, ama şu veya bu sebepten takım tutar gibi din ve/veya ideoloji sahibi olabilir, oluyorlar da zaten. "biz böyle gördük" diye hemen herkes tarafından kabul görebilen bir savunma var; sadece islam dini veya falanca ideoloji için değil, en ufak bir alışkanlığı için, kadınlara veya eşcinsellere yaklaşım şeklini meşrulaştırmak için, hayvanlara yaptığı eziyeti savunmak için, ortada hiç sebep yokken rakip takımın taraftarlarından nefret etmek için.
sürü olmak, sürü ile hareket etmek insanlara huzur ve güven verir, bunu ciddi ciddi incelediler ve üzerine deneyler yaptılar, fizyolojik ve psikolojik olarak insanlar sürünün parçası olduklarında daha bir enerjik ve güçlü hissediyor. bunda yadırganacak birşey yok, ama bir şartla: bunun "sosyal" hayvan kökenlerini de unutmayacağız. bazı kuşlar, bazı balıklar, bütün manda sürüleri ve bütün maymunlar bu "sosyal içinde varolma" güdüsüyle donanmıştır, milyonlarca senelik evrimlerinin bu türleri getirdiği nokta bu. tam bu noktada bizi insan olarak ayıran faktör veya faktörleri ön plana çıkarabilir ve hayvani taraflarımızı değiştirebiliriz. yani "ben tür olarak sürü ile hareket etmeye yatkınım" diyerek sıyrılmak bir tek insan için bir bahane olmaktan çıkıyor.