o kadar sevmek ki aynı şehirde kalamamak

entry1 galeri
    1.
  1. hastalık, rahatsızlık hatta korkutucu. ıhhmm sonra ayıp hem. yakışmaz bi yandan da. ama gönlü geçtim akıl bile ferman dinlemez çok sevince.

    hangi kitap yazmış çok sevip kavuşmayı? hangisi yazdıysa hemen gidip yak. sokağa fırlatma direkt yak, yak ki başkalarının hayallerini zehirlemesin.

    hangi hayat görmüş ki sevip kavuşan ve mutlu yaşayan adamları, kadınları? kim ki bunu anlatırsa "4 sene sonra görüşelim birader" deyip uzaklaş ondan. hala mutluysa yıllar sonra, hala seviyorsa karısını, kocasını hemen önünde bağdaş kur ve ölümüne kıskan. dünyada cenneti bulanlar ancak kıskanılır, biz de insanız amına koyim; kıskanmak hücrelerimizde var. bırakın da kıskanalım böyle adamları.

    hayatta bir kere denk geliyor herhalde ölümüne sevmek, olmayınca yaşayamamak. ve hayatta bir kere bile olmuyor çoğu zaman bu kadar severken senin olması, onun olman.

    hal böyle olunca, ayrılıveriyorsun o çok sevdiğinden. sigara gibi bi şey. kimi "olur aga" der, "kimi kafanda bitir" der. ulan bu kadar basit olsa bu en başta tüttürdüğün sevdaya haksızlık olur. o yüzden dinlemezsin bu adamları. dinleyeceğin adam, "birden bırakma. azalt önce" der "yavaş yavaş". "aaaa hakkaten lan. bak sigara gibi" dersin. dersin, çünkü birden çıkaramazsın, "azaltmak" işine gelir.

    hastalıktır, rahatsızlıktır hatta sevdiğini korkutur bile farkına varırsa. sonra ayıptır di mi bir de, yakışmaz erkek adama. ama olmaz işte. iş çıkışına gidersin her gün. vaktin olursa öğle aranda gider sotelenirsin köşeye. yemek yemektense onu görmek, sadece 1-2 dakikalığına.

    3. sınıf holivut filmlerinin dandik sapık karakterleri özeninde sotelenirsin hem de. uzaktan uzağa izlersin onu. "makyajı ne güzel olmuş" dersin, "oha lan eteğe bak akşam görürsün sen" diye kıskanırsın, sonra aklına gelir bundan men edildiğin.

    hafta sonları mutlaka gittiği pastanede dikilirsin kocaaa öğleden sonraları. illa ki beklersin gidip alsın diye yeğenine yaş pastayı. arkadaşların arar, bir cumartesi hastaysan, öteki cumartesi memleketten annenler gelir.

    gittiği yere kadar gider böyle. fark ettirmeden azaltmaya çalışırsın. azalmaz ama hiçbir şey. sonra bir öğle arası herifin tekiyle görürsün. "neresi yakışıklı lan bunun yüzüne sıçmam bunun" diye öfkelenirsin. "ben ona çok fazlaymışım demek ki" diye teselli edersin kendini. sonra adam bi şey der, kız güler. sana güldüğü gibi. o an görünmez olmak istersin. karşılarına geçeyim, geçeyim de bana baktığı gibi ona da bakıyor mu bir göreyim istersin.

    azalarak bitmez aşkın. bir gün fark edersin, hala çok seviyorsundur. o da artık başkasını seviyor olunca gitme zamanının geldiğini anlarsın.

    evini barkını, işini gücünü toparlayıp gidersin. sırf o kalbinden çıkmıyor diye sen her şeyi yıkıp gidersin. gitmeden önce de sana akıl veren o pezevenge uğrarsın. "azalarak bırakmam mı?" diye dikilirsin karşına. "sen becerememişsin olum. ben sigarayı mesela böyle bırakıyorum. 3 pakete kadar düştüm, gerisi allah kerim" der. amcık ağızlı.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük