Sam Mandes, ilk filmi olan "Amerikan Güzeli" ile 5 Oscar'lı bir filme imza atıp büyük başarı elde etmiş ve ikinci filmi olan "Azap Yolu"yla da başarısının devamını getirmiştir. Şimdi de karşımızda Anthony Swofford'un aynı adlı kitabından uyarlanan "Jarhead" var.
"Bu Vietnam'ın müziğiydi, bizim kendi müziğimiz bile yok!"
Film, Körfez Savaşı'nda adam öldürmeyi umut eden Amerikan askerlerinin yaşadıklarını konu ediniyor. Filmin asıl kahramanı olan Swoof'un gözünden savaşı anlamaya çalışıyoruz. Başlarda komedi filmine kayan mizah yapısıyla başlayan film, ilerleyen dakikalarında karakterlerin iç dünyasına girdikçe çarpıcı bir hal alıyor. Karakterlerin iç yapısı çok iyi lanse edilmiş. Askerliğe yeni başlamış askerler, işin ciddiyetinde değilken; savaşa gittiklerinde kendi arkadaşlarını öldürecek duruma geliyorlar. Swoof'un içinde bulunduğu psikoloji özellikle rüya sekansında çok iyi yansıtılmış. Film, bir çok diyalogundan anladığımız "Full Metal Jacket" göndermeleri ve de askerlerin yüreklendirilmesi için izletildiği "Apocalypse Now" göndermeleriyle verdiği mesajların üzerinde duruyor. Askerlerin siyasi görüşleri, çekime gelen muhabirlerle olan diyaloglar ve filmin sonunda askerlerin ateş etmeden savaşın sona ermesi filmin savaş karşıtlığının etkileyiciliğini artırıyor. Savaşın gereksizliği, Amerika'nın savaşa nedensiz girmesi filmde alaycı bir üslupla sorgulanıyor ve askerilerin üzerindeki savaşın etkisi dile getiriliyor. Özellikle son yarım saatte birçok çarpıcı sahneyle karşı karşıya kalıyoruz. Müziklerin filme katkısı da büyük, çarpıcı sahnelerde çok iyi bir şekilde yerleştirilmiş ve bu sahnelerin etkisini artırmış. Sam Mendes her şeyi yerli yerine oturtmuş fakat; yine bazı şeyler eksik kalmış. Örneğin; Jamie Foxx'ın hayat verdiği Çavuş Siek, ciddiyetle ciddiyetsizlik arasında boğulmuş. Bu iki arada kalmışlık durumu çoğu zaman belirsizliklere neden olmuş. Bir de filmin özgün kara mizahi anlatımı bazen tek düzeliğin üzerine oturuyor, neyse ki bu uzun sürmeden geçişler sağlanmış. Her şeyin yerli yerinde olmasında Sam Mendes'in kusursuz yönetiminin payı büyük. Kullandığı kamera açılarından, yer verdiği birçok görsel öğe filmi izlerken Mendes'in izleyici üzerindeki etkisini sağlamış. Yerli yerinde olmaktan nasibini oyunculuklar da almış. Tüm oyuncular başarılı, fakat içlerinden en çok dikkat çeken performans başrol oyuncusu olan Jake Gyllenhaal'dan geliyor. Özellikle arkadaşıyla tartışma yaşadıkları sahnedeki performansı unutulmayacak düzeyde. Sam Mendes'in yönetimi yücelttiğimiz gibi görüntü yönetmenini de kutlamak gerekir. Filmin harika bir görüntü yönetimi var. Özellikle de karanlıkta petrol kuyularının yandığı sahneler muazzam.
Sam Mendes, tek filmlik bir yönetmen olmadığını "Jarhead" ile bir kez daha göstermiş. Türünün daha iyilerini izlesek de "Jarhead", özgün anlatımı ve birbirini tamamlayan birçok özelliğiyle savaş karşıtı filmler arasında kendisine yer ayırtmasını bilmiş.
"Bir hikaye; bir erkek senelerce tüfek kullanır ve savaşa gider. Sonra evine geri döner ama; daha sonra ne yaparsa yapsın evde yapsa, bir kadın da sevse, oğlunun altını da değiştirse her zaman bir 'kavanoz kafa' olarak kalacaktır. Ve bütün o ölen ve öldüren kavanoz kafalar onlar sonsuza kadar 'ben' olacaklar. Bu arada biz hala çöldeyiz."