ademoğlu dünya hayatına niçin gönderilmiştir

entry13 galeri
    1.
  1. insan diğer mahlûkatla kıyaslanınca maddî ve manevî cihazları
    dolayısıyla mükemmel bir üstünlüğe sahiptir. Bu üstünlük maddeden ziyade insanlığın manevî üstünlüğüdür. Bir insan imanı ile Allah’ı tanıdığı için mahlûkat içinde de en seçkin bir mevki ve konuma sahiptir. Buna göre yaratıcısını merak etmek ve iman noktasında insandaki fıtrî arayışın ve bu hissin yaratılışta ona verilmesinin gerekçesi nedir? Acaba insan bu âleme gayesiz mi gönderildi? Bir gayesi varsa bunun mahiyeti nedir?
    Yukarıdaki ifadeler akılları, insanın bu dünya hayatına niçin geldiğini düşünmeye sevk ediyor.
    Bu konuyu ifade etmek için önce Allah (c.c.) bu âlemi niçin yarattı? sorusuna bir cevap arayalım. Kıymetli bir eseri meydana getiren sanatkârın önce kendi eserini defalarca seyrettiği bir gerçektir. Kâbiliyetinin kudreti noktasında, sanatkâr bundan bir haz duyacaktır. Ayrıca bu güzel eserini sanattan anlayan kimselere gösterir, onların hayret ve takdirlerini toplayarak kendisini onlara beğendirmeyi arzu eder. Hatta bu istek ve arzusunu tatmin için bazen bütün eserlerini teşhir ettiği umûmî bir sergi de açabilir. Bu his ve duygu istisnasız bütün kemâl, güzellik, meziyet ve mahâret sahiplerinde vardır. işte aynen bunun gibi Allah, insanları kendisinin kâinât âlemindeki ilâhî sanatlarını seyredip yaratıcısını tebrik, takdir ve tasdik etmesi için göndermiştir.
    Burada şunu da ifâde etmeliyiz ki bazı insanlar -insanlığın yaratılışı noktasında- sebebini düşünmeden Hz. Âdem’in niçin cennetten çıkarılmış olduğu noktasına itiraz ediyorlar. Bu konuda daha da ileri gidip bir kısım insanların cehenneme girmesini Cenâb-ı Hakk’ın merhametiyle bağdaştıramıyorlar. Esasında bu konu, insanlığın yaratılış gayesine de bir cevap teşkil eder. Hz. Âdem (a.s.)’ in cennetten çıkarılışı ve dünya hayatına gönderilmesinin amacı ilahi bir teklif ile vazifelendirilmesidir. Yani Hz. Âdem (a.s.)’ in maddî ve manevî yönde yükselmesi bu göreve bağlıdır.
    Eğer Hz. Âdem (a.s.) cennette kalsaydı kendisinde mevcut olan beşerî kabiliyetler sâbit kalır ve hiçbir ilerleme görülmezdi. Melekler değişmez ve sabit bir makama sahiptir ve bu tarz ibadet için insana hiç lüzum yoktur. Melekler zaten Allah’a ibadet ediyorlar. Ama insan, Cenâb-ı Hakk’ın hikmetinin gereği olarak kendisinde mevcut olan maddî-manevî duyguları işletmek için dünya hayatına muhtaçtır.
    Bu yüzden Hz. Âdem (a.s.) malum hatayı işleyerek cennetten çıkarıldı ve ilâhî bir imtihana sevk edildi. Bu ifadeler ışığında Hz. Âdem’in cennet hayatından çıkarılışı hikmet ve rahmetin gereği olduğu gibi, inançsız ve Allah’ı inkâr edenlerin de Cehenneme girmeleri Cenâb-ı Hakk’ın adaletinin bir gereğidir. Çünkü inkâr eden kişi kâinâtın vazifesini tahkir ve mevcûdâtın Allah’a olan şahitliklerini yalanlıyor. Bu kimseler Allah’ı tanımayıp inkâr ettiğinden dolayı büyük bir cinayete ve o cinayetin sonucu olarak da cehennem gibi sonsuz bir azaba ve cezaya müstahak olmuştur.[1]
    Bu yüzden Hz. Âdem (a.s.) malum hatayı işleyerek cennetten çıkarıldı ve ilâhî bir imtihana sevk edildi. Bu ifadeler ışığında Hz. Âdem’in cennet hayatından çıkarılışı hikmet ve rahmetin gereği olduğu gibi, inançsız ve Allah’ı inkâr edenlerin de Cehenneme girmeleri Cenâb-ı Hakk’ın adaletinin bir gereğidir. Çünkü inkâr eden kişi kâinâtın vazifesini tahkir ve mevcûdâtın Allah’a olan şahitliklerini yalanlıyor. Bu kimseler Allah’ı tanımayıp inkâr ettiğinden dolayı büyük bir cinayete ve o cinayetin sonucu olarak da cehennem gibi sonsuz bir azaba ve cezaya müstahak olmuştur.[1]
    [1] Bediüzzaman Said Nursi: Mektubat, Onikinci Mektup, sh. 42-43, Envâr Neşriyât, istanbul, 1986.
    [2] Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, s. 315-316.

    http://http://www.ogretmenhatti....s=makale&aid=18#_ftn1
    2 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük