ilk okunduğunda bir şeyler eksik diyorsun, sanki başladık ya bitirelim dercesine devam ediyorsun. canın sıkılınca tekrar eline alıyorsun, bu sefer sayfa numaralarını takip etmeksizin altını çizdiğin yerlere bakıyorsun. ne zaman ki aşkla ilgili canın sıkılsa, böyle nedensiz içsel huzursuzluklar baş gösterse, tekrar alıyorsun eline. ve tekrar başlıyorsun kurcalamaya, imreniyorsun her bir ifadeye. yani zamanla seviyorsun bu kafka eserini. ya da bende öyle oldu.
'sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla' dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki.