10 dakika bakkala çakkala gider. ürperti gelir, o ev aman allahım ne kadar boş olur. dakikalar şerefsizlik yapmaz, kola değen sıcak el hemen içimizi gülümsetir.
bir sürü iş olur; 3 gün, 5 gün. yastığa koyduğumuz kafamız hiç boş durmaz, düşünür, kurar, hatırlar, sinir olur. gündelik hayata okkalı bir küfür sallar. ıssız adalar kulağa daha hoş gelir. sonra o an olur, sarılmak 50 milyarlık ilaçlara 5000 basar.
yurtdisi seyahati olur, ne biliyim, asker olur. içimiz ezilir, kamyon çarpar suratımıza suratımıza, pizza hut pizzası bile mide bulandırabilir. oha deriz, nefes almak da zorlaşırmıymış? uykuya dalarken mızmızlanırız, insanlar bir süre sonra kabalık etmememiz gereken ve suni gülümsemeden başka bir şey sunmadıklarımız olurlar. sinirlerimiz bozulur, plastik ve cam eşyalar kırılmaya daha müsaittir.
o an gelir. simulasyon sanıp korkarken, nefes alamayacak gibi sarılırız, bu his yükünü sindiremeyen bünye sadece aptal bir sırıtışla ya da mütemadiyen ziyarete gelen gözyaşlarıyla tepkisini belirtebilir. evet yercekimi kanunu belki de şaibelidir.