islam tarihi boyunca kaderin anlayış ekolleri farklı olmuştur.
emevîler dönemi bu açıdan önemli bir parametredir misal. bazı emevî idarecileri, insanların malını haksız yere alıyor, sonra da kendilerini aklamak için: ''bu kaderi allah yazdı, ben ne yapayım?'' diyerek fatalist bir anlayış izliyorlardı. bu anlayışa cebriyye denilmiştir. cebriyye zaten zorlama demek, allah'ın seni bir işi yapmaya zorlaması gibi bir şey...
bu mantıktan bıkan halk da, karşıt bir teori geliştirmiş: kaderiyye. bu da insanın cüz'î irade sahibi bir varlık olduğu, kendi fiillerini kendisinin yarattığı ve allah'ın cüz'î iradeye müdahil olamadığı iddiasındaki görüş. bu zulümden bıkan halkın geliştirdiği, cebriyyenin tam tersi ve islam dışı bir görüş, aynı cebriyye gibi...
daha sonra ehli sünnet sisteminin oturmasıyla ikisinin arası bağlanmıştır: kader, allah'ın ezeli ve ebedi ilminden hiçbir hareketin kaçamayacağı gerçeğidir, senin tüm yaptıkların ve yapacaklarının allah tarafından biliniyor olmasıdır.
bu nasıl oluyor? zaman mefhumundan geliyor bu. zaman da allah'ın bir mahluku ve halık, mahluktan münezzehtir. allah'ın zamana bağlı bir varlık olmadığını hepimiz biliyoruz. allah dilerse zamanı ileri sarar, geri sarar; x2 hızda sarar, en başa alır; her şeyi de bilir. allah'ın gücü her şeye yeter... allah'ın tüm yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı bilmesi, o'nun ezeli ve ebedi ilminin, sonu olmayan ilminin bizim gibi varlıklarınki gibi zamana bağlı olmamasından ileri gelir.
kendi kaderimizi, bir ölçüde kendimiz çizeriz yani. yaptığımız şeyler, determinist bir şekilde, başka şeyleri tetikler. mesela yaptığımız iyiklerden dolayı, allah'ın başımıza gelecek belaları kaldırdığı ifade edilir hadislerde. yani kader mefhumu, insan bazında, allah'ın yapacaklarımızı bilmesi iken; insan dışı bazda, allah'ın yapılan işleri takdir ve tayin etmesidir. tabii insanın cüz'î bir iradesi vardır ama allah o cüz'î iradeyi de bilir. aynı zamanda allah'ın izni olmasa insan tek adım dahi atamaz. fakat allah, fizik kuralları çerçevesinde bir evren oluşturmuş ve kurallar koymuş, biz de bu kurallara uygun olarak yaşamımızı sürdürüyoruz. başımıza gelecek bir meteor taşını biz hesap edemeyiz. bu bir kaderdir ve seçim şansımız cüz'Î iradeye göre yoktur. oraya gitmemiz için bizi kimse zorlamamıştır fakat allah'ın irademizi bilmesi sonucu kaderimize yazılan iş, vuku bulmuştur.
allah kimseyi zorlamaz ki, yargılamaktan kaçınsın.
allah, kur'an'ında belirttiği gibi, ''hüküm gününün sahibidir''