hasan ali toptaş

entry129 galeri
    58.
  1. (bkz: http://www.urlji.com/hq1pxr)

    Sakin manzaradaki dehşet

    Dil ve kurgu ustası Hasan Ali Toptaş, 7 yıl aradan sonra yeni romanı Heba ile karşımızda. Bir askerlik hikâyesi etrafında kırılgan, yalnız, pişman, heba olmuş hayatları sakin kasaba manzaralarının derinliğindeki dehşeti o etkileyici diliyle anlatıyor.

    Hasan Ali Toptaş, ruhsal olarak teslim olmuş, cismen eylemsiz kalmış, her biri bir ve ayrı şekilde heba olmakta olan kahramanlarının şehir kıyılarında, boğucu kasabalarda ve sınır boylarındaki bu heba oluş süreçlerini belki de sürecin birincil sebebi olan baş döndürücü bir fiziksel hareketliliğin orta yerine konumlandırarak, bir kez daha acıtıcı insani akıbetlerle baş başa bırakıyor okuru.
    Hebanın kahramanları, dışlarında ve karşılarında ve çoğunca da onlara karşı gerçekleşen bir döngünün hızı, fiziksel ortamın ve şartların şiddeti ölçüsünde bir kaçınılmazlıkla akıbetlerine sürüklenirken, onlar için umut besleyemiyoruz. Toptaş, akıbetlerin sahnesini böylesi bir ustalıkla resmediyor.

    BiTMESi GEREKEN HAYATLAR

    Sesler mekânlara, ışık zamana, kokular katı maddeye, temas şiddete, görüntüler kâbusa dönüşürken, fiziksel uzamı imgesel olarak yeniden ve derinlemesine üreten Toptaş hem çok geniş, hem aynı ölçüde klostrofobik bir olay yeri kurduğunda, trajik kahramanlarının akıbetini daha başından bekliyoruz. Bir asansör boşluğu, bir bomba, bir müsademede serseri bir kurşun, bir yanlış anlamanın sonunda bir bıçak darbesi, bir dedikodu Zaten bitmesi gereken hayatlar bitiveriyor. Heba oluyor.
    Romanlarındaki varoluşsal problematik açısından onun kurduğu fiziksel atmosfer, fiziksel ortamın duyusal olarak yeniden biçimlendirilişi hayati önemde. Okurun da kapılıp gittiği ve kahramanlarının akıbetine tanık olduğu bir döngü ve şiddet ritmi bu. Bildik bir manzara tasviri değil. Sakin bir manzaranın derinindeki bir dehşet vizyonu.
    Toptaş
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük