1907 yılında istanbul fatihte şekerci hanına yerleşip kapısına ''Burada her suale cevap verilir, fakat sual sorulmaz.''
diyebilecek kadar bilgi,birikim,donanım ve Allah vergisi bir deha sahibidir.
Bu cümle birçoklarının damarına dokunur,
Hatta ona deli gözüyle bakanlar bile olur...
Bir gün Dehri lakaplı,
istanbul alimleriyle yaptığı münazaralarıyla tanınan bir zat,
Şekerci Hanı'na gelir ve Üstadın karşısında durur...
Ardı ardına birçok sual sorar...
Fakat iş düşündüğü gibi gitmez...
Çünkü hayret ki, sorduğu bütün suallere istisnasız cevaplar almıştır...
Nihayet münazara sonunda Dehri'yi bir telaş sarmıştır...
''Ya şimdi Bediüzzaman da bana bir soru sorarsa ne yaparım?'' diye düşünür...
Oradan uzaklaşmak için hemen müsaade alır...
Tam kapıdan çıkacağı sıradır...
Bediüzzaman:
''Siz Hoca mısınız? Yoksa talebe mi?''; diye sorar...
Dehri oldukça telaşlanır...
''Efendim, ben talebeyim'' diye cevap verir...
Hocalığı da Dehri'liği de bırakır...
Ve süratle Şekerci Hanı'ndan ayrılır...
Bediüzzaman'ın ilmi, Hocaları bile talebe yapmıştır...