modern talking

entry142 galeri video3
    71.
  1. Tüm becerisi You are my heart you are my soul adında bir pop klasiği yaratmak olmuş, You can win if you want ve jet airliner adlı ayrıca iki parçaları hariç tüm şarkıları çöpe atılası grup.

    Bir kere ingilizceleri berbattır. Gramer, kelime seçimi, azıcık ingilizce bilen insanı bile utandırır. Her şarkılarında "don't break my heart", "like there is no tomorrow" vb gibi kalıplar sürekli yer alır. Şarkı sözlerinde bırakın anlam bulmayı, anlam aramak bile anlamsızdır.

    Brother Louie'nin nakaratına bakalım:

    "you're no good can't you see
    brother loui loui
    I am in love set her free
    oh she's only looking to me

    Only love breaks her heart
    Brother Loui Loui
    Only love's paradise
    oh she's only looking to me"

    Bu nedir allah aşkına? Gramer ezikliğini geçtim kim kime ne diyor neden diyor ne oluyor bir şey anlayan var mı? Sırf kafiye bütünlüğü sağlamak için salla babam salla olmuş.

    Chord değişimleri her albümde beş altı şarkıda bir aynıdır. Mesela You Can Win If You Want ile Brother Loui'nin chord değişimleri tıpatıptır.

    Müzikalite zenginlik açısından solda sıfır bir gruptur: Yapı olarak Her parçada bir synth-drum machine üstüne iki üç suni gitar tınlaması, vs. konur olay biter. Sound olarak hiçbir şarkının, hiçbir albümün bir öncekinden veya bir sonrakinden farkı yoktur. Albümlerin hiçbirinde tematik bir bütünlük, felsefe. mesaj kaygısı bulunmaz. Türkiye'deki seni seviyorum, hoppa da hoppa cuppa da cuppa'nın Almanya'daki karşılığıdır. Serdar Ortaç'ın, Rafet El Roman'ın Demet Akalın'ın müzikal(!) temellerini bu grupta bulabilirsiniz ehe.

    Dieter Bohlen bir ara beste makinesi hastalığına kapılmıştır, sadece Modern Talking'e değil, C.C. Catch,Blue System gibi başka grup ve şarkıcılara da birbirinin aynı onlarca beste verip adeta ortalığı bir çöplüğe döndürmüş. Nihayetinde bu bestelerin tümü elinde patladı, dünya tarihinde müzikal bir kimlik kazanamadan (elektro? synth? pop-rock? industrial pop?), hiçbir iz bırakamadan yitip gittiler.

    Tek artısı, gerçekten etkileyici sesi olan Thomas Anders. Demek ki Orta Avrupa'da sesi biraz iyi olan bir şarkıcı bulabilirseniz milyonlarca plak satabilirsiniz.

    Tevekkeli değil ingilizler ve ABD'liler bu ikiliye gram yüz vermediler. Bir bildikleri varmış adamların.

    ilk albümleri olan, dişe dokunur birkaç şarkısının yer aldığı The First Albüm'ü bir de best of'larını alın sonra uğurlar olsun size deyin.
    0 ...