geliyor bir izmirli olarak. izmirde doğdum, büyüdüm. bir türlü sevemedim a dostlar. o kadar sıkıcı ve sıradan bir şehir ki anlatamam. ya da ben izmirle bu kadar çok haşır neşir olduğum için sıkıcı buluyorum. ama inanın gidecek hiçbir yer yok. fakat doğal yerleri, güzel.
bağnazlık demişken, birçok kişide sezilen bir ''özgürlükçü'' hava var aslında. fakat bu çok sınırlı bir özgürlük anlayışı olduğundan dolayı ben buna bağnazlık diyorum. çünkü, ne yazık ki bazı kişiler karşısındaki insanı kategorize etmeye o kadar çok meraklı ki, kendisinden farklı olana hemen bir isim takma yaftalama ihtiyacı güdüyor.
ben bu şehirde insanların özgürlük algılarını yapay buluyorum. hiç düşünmeden bir görüşü -örneğin kemalizm- o kadar kolay bir şekilde kabul etmişler ki ve kabul ettikleri bu görüşleri o kadar çok ilahlaştırmışlar ki farklısına yer vermiyorlar, duymak dahi istemiyorlar. hepsi birer yılmaz Özdil olmuş, üç beş kişi farklı düşünüyor.
insanlar istedikleri ideolojiyi benimsemekte özgürdür. fakat şöyle bir durum var ki sen özgürlükçüyüm diye geçiniyorsan özgürlüğün ne demek olduğunu bilmelisin. öbür türlü sınırlı özgürlük algınla sadece senden farklı olanlardan soğuduğun gibi senden farklı olanların nefretini kazanırsın.
neyse efendim, bu da başka bir yazının konusu olsun.
ama izmir'i o kadar gözünüzde büyütmeyin. Türkiye'nin herhangi bir yeri gibi.
bu arada orospu, am, hede hödö yazan yazarlarda algılarıyla oynasın bir zahmet.