gecenin bir yarısı sigara içmek için pencereye çıktığınızda, o gecenin içine sıçan detaylardır. gözün beş metre ötedeki duvarın dibine ilişir. yağmurdan korkup duvar dibine sokulmuş iki yavru kedi görürsün. o kadar küçüklerdir ki; hayatlarında ilk defa yağmur gördüklerinden eminsindir. sigarayı fırlatıp, akabinde fırlayıp, eve getirmek için aşağıya koşarsın. sağanak altında, balçık çamura bata çıka yaklaşırsın. seni görünce bahçenin dibine doğru kaçarlar. telefonun ışığı ile arkalarından gidersin, sadece yağmurun şakırtısı arasında, sulu topraktaki küçücük ayak seslerini ayırt edersin. vazgeçip eve dönersin. kurulanıp üzerini değiştirirsin. pencereye çıktığında, aynı yerden, sana baktıklarını görürsün. eline şemsiyeni ve süte batırılmış ekmek içini alıp tekrar aşağıya inersin. bu defa daha yaklaşmadan kaçarlar. şemsiyeyi ve nevaleyi, durmaları muhtemel noktaya bırakıp geri dönerken, bir taraftan da kontrol için geriye doğru bakarken, ayağın kayar, yüz üstü yere düşersin. eve dönüp, temizlenip, üzerini değiştirirsin. tekrar pencereye çıkarsın. az önce bıraktığın şemsiyenin ve yemeğin bir metre ötesinde, kımıltısız, birbirine sokulmuş, sana bakan iki yavru kedi görürsün. büyükçe bir kutu kapıp aşağıya inersin...