kalevala

entry18 galeri
    14.
  1. fin destanidir.
    fin ve karelian halk siirlerinin toplandigi bir derlemenin de adidir ayni zamanda.

    nasil ki turk kulturunde ergenekon hem bir destan hem simge hem siirler butunu ise bu da finliler icin oyledir.

    m.ö. 2000'li yıllarda yazıldığı sanılmaktadir, 1835 yılında elias lönnrot tarafından derlenmistir.

    ilk bolumu su sekilde turkceye cevrilmistir.
    kaynak: http://www.yuzuklerinefen....com/article.php?sid=1481

    kuzeyin güzel hanımı,
    toprağın suyu, suyun nuru,
    gökyüzünün bir yakasına oturdu,
    cennet geçidine doğru.
    temiz teni içinde parlıyor,
    beyaz giysileriyle ışıldıyordu.
    altından elbiseler dokuyor, altın iğnesiyle,
    gümüşten sazları dikiyordu gümüşle.

    tam o sırada,
    bilge ve çetin, vainamoinen
    geliyodu karşıdan.
    karanlık kuzey toprakları berisinde
    kasvetli sariola’dan.
    az bir yol katetmişti ki,
    duydu gökyüzündeki sazların sesini
    başının üstünde,
    gözleri takıldı cennete.
    cennet geçidi çok güzel görünüyordu gökyüzünde,
    ve onun yamacında oturan hanım da öyle.
    altından elbiseler dokuyor, altın iğnesiyle,
    gümüşten sazları dikiyordu gümüşle.

    bilge ve çetin, vainamoinen
    durdurdu atını aniden,
    kelimeler şöyle döküldü ağzından:
    “gel hanımım benim yanıma,
    nur ayağını bas kızağıma!”

    hanım baktı aşağı,
    kelimeler şöyle döküldü ağzından:
    “neden bir hanım gelsin yanına?
    neden bir kız binsin kızağına?”

    bilge ve çetin, vainamoinen
    cevap verdi buna:
    “neden bir hanım gelsin yanıma?
    neden bir kız binsin kızağıma?
    çünkü ballı ekmek pişirebilir
    bira yapabilir
    bahçelerde şarkı söyler
    mutluluk dağıtır pencereler,
    vaino-ülkesinin tarlalarında
    kalevala’nin kırlarında.”

    hanım cevap verdi buna,
    kelimeler şöyle döküldü ağzından:
    “dün dolaşırken yeşil boyalı kırlarda,
    sarı fundalıkları geçtiğim sırada
    akşam çökmek üzereyken tam,
    korulukta cıvıldayan bir kuş vardı.
    bir tarlakuşu şarkı söylüyordu,
    bir kız çocuğun ne hissettiği,
    ve bir eşin ne hissettiğini.
    söylemem gerekiyordu söyledim,
    kuşa şöyle dedim:
    ‘küçük tarlakuşu söyle bana,
    kulaklarım duyacak şekilde ama,
    kimin yeri daha büyüktür,
    kimin gönlü daha doludur,
    babasının evinde bir kızın mı?
    yoksa kocasının evinde bir hanımın mı?’
    buna cevap verdi tarlakuşu şakıyarak:
    “bir yaz günü parlaktır,
    ama bir hanımın kaderi daha berraktır;
    buzdaki kılıç soğuktur,
    ama bir eşin durumu daha soğuktur.
    bir kız, babasının evinde,
    güzel bir tarlada bir böğürtlen gibidir;
    kocasının evinde bir eş ise,
    zincirlenmiş bir köpek gibidir.
    nadiren bir köle mutlulukla ödüllendirilir;
    bir eş ise hiçbir zaman.”

    yine de çağırdı hanımı yanına,
    bilge ve çetin, vainamoinen
    çağırdı onu kızağına.
    hanım ona cevap verdi hemen,
    kelimeler şöyle döküldü ağzından:
    “belki evlenirdim,
    bir gemi yapabilen biriyle,
    benim kargılarımla
    ve benim gemici bıçağımla,
    vurabilirse o gemiyi sulara
    onun dizleri sağlamdır,
    onun yumruğu gururludur,
    onun kolları sabittir,
    onun elleri uzanmaz heryere.”

    bilge ve çetin, vainamoinen
    şöyle konuştu bu sefer:
    “ne yerde, ne gökte,
    ne de tüm gökyüzünün maiyetinde
    var mıdır benim gibi bir oymacı,
    var mıdır bir gemiyapımcısı?
    ağaçlardan kalaslar yaptı,
    kargılarla oymalar oydu,
    başladı bir gemiyi yontmaya,
    yüz kişi alabilecek bir gemi yapmaya.
    çelikten bir dağın üzerinden de
    demirden bir tepenin üzerinden de gidecekti.
    bir gün ve iki gün çalıştı,
    üçüncü gün bir gemi olup çıkmıştı.
    baltası taşa hiç vurmadı,
    bıçağı tepenin eteklerine değmedi.

    üçüncü ve en son günde,
    iblis geldi gemiye,
    şeytan aldı bıçağı eline,
    güvertede baştan sona koştu,
    baltayı taşa vurdu.
    tepenin yamacına geldi
    bilge çocuğun kaldığı yere,
    bıçağı daldırdı ete,
    kıymetli çocuğun tenine,
    vainomoinen’in etine.
    0 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük