Yüzyıllar boyunca insanoğlu, teknoloji alanında ileri bir seviyeye ulaşmak için yoğun çaba harcamış ve bu sayede evrenle ilgili pek çok sırrı ancak günümüzde fark edebilmiştir. Ne var ki, teknoloji alanında yapılan projeler son derece karmaşık ve detaylı dahi olsa, evren ile ilgili karanlıkta kalan pek çok nokta halen daha cevap beklemektedir.
Araştırmaların ortaya çıkardığı gerçeklerden birisi de, uzay boşluğunda büyük bir hızla ilerleyen her gökcisminin, bu karanlık boşlukta izlediği belirli bir yol olduğu ve bu yoldan hiçbir surette en ufak bir sapma göstermediğidir. Mikro evrende atomun elektronları, çekirdeğinin etrafında saniyede 50.000 tur atarken, makro evrendeki milyarlarca galaksi kendi yörüngelerinde kimi zaman 900.000 km.'ye varan bir hızla belli bir yöne doğru akıp gitmektedir. Bu gerçeği ortaya çıkaran bilim adamları, Kur'an'ın içinde bunu kendilerinden binlerce sene evvel açıklamış olan bir ayet olduğunu öğrenince oldukça şaşırmışlardır. Çünkü Kur'an'ın Zariyat suresinin 7. ayet-i kerimesi gökcisimlerinin belirli bir yörüngede hareket ettiğini açık ve net bir ifadeyle bildirir:
"Özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış' göğe andolsun;" (Zariyat Suresi, 7)
Zariyat Suresi'nde ifade edilen bu yörüngeler, Kur'an-ı Kerim'in çok büyük bir mucizesini gözler önüne sermektedir. Nitekim bilim ilerledikçe, Cenab-ı Allah'ın yaratışındaki sonsuz akıl, uyum ve estetik daha da ortaya çıkmaktadır. Evrendeki yıldızlar, gezegenler ve uydular hem kendi etraflarında, hem de bağlı bulundukları sistemle birlikte dönerlerken, aynı zamanda belli bir yörünge de izlemektedirler. Nitekim dünya güneş etrafında dönerken elips şeklinde olan bir yörünge çizer ve izlediği bu yoldan dolayı da mevsimler oluşur.
Dünyanın ve diğer gezegenlerin dolanım şekillerini araştıran Johannes Kepler, çok uzun süre bu yörüngelerin daire şeklinde olduğu görüşünü savunmuştur. Ancak gezegenlerle ilgili olarak yaptığı araştırmalarda, yörüngelerin daire şeklinde olduğunu kabul ettiğinde, sürekli yanlış hesaplarla karşılaşmıştır. En sonunda da gezegenlerin sahip oldukları özelliklere bakarak, bu yörüngelerin elips şeklinde olduğuna karar vermiştir.
Çağının büyük bilimadamlarından olan Einstein da, yörüngelerin sabit (duraklı) olmadıklarını ve yavaşça döndüklerini saptamıştır. Kur'an-ı Kerim'de belirtilen: "Dönüşlü olan göğe andolsun." (Tarık Suresi, 11) ayeti aslında günümüzden 14 asır önce insanlığa çok şey açıklamaktadır. Görüldüğü gibi bilim adamlarının, güneşi, ayı ve dünyayı asırlarca inceleyerek bulabildikleri yörünge sistemini, Kur'an-ı Kerim bundan 1400 yıl önce insanlara haber vermiştir.
Tüm bunların yanısıra, evrendeki gökcisimlerinin belirli bir yörüngede yol alması, tek başına, kainatın "başıboş" bırakılmadığının çok açık bir göstergesidir. Bu sistem öylesine hassas bir denge üzerine kuruludur ki, gökcisimlerinin yörüngelerinde meydana gelecek bir sapma, evrendeki tüm sistemin bir anda altüst olmasıyla neticelenir. Üstelik bu karmaşıklık kendi içinde de öylesine detaylıdır ki, gök cisimleri tek bir dolanımlarında belli bir yörünge çizmiş dahi olsalar, ikinci devinimlerinde mutlaka bu yörüngeden ayrılarak başka yönlere kayma ihtimali ile karşı karşıya kalırlar. Sözgelimi, üzerinde yaşadığımız dünyanın güneş çevresinde dönerken izlediği yörünge her 18 milde ancak 2.8 milimetre farklılaşmaktadır. Dünyanın izlediği yörüngedeki bu sapma oranında, hiçbir zaman bir hata payı olmamaktadır. Çünkü 2.8 yerine 2.5 milimetrelik bir sapma, tüm dünyanın donmasına, ya da 3.1 milimetrelik olan bir sapma da dünyanın kavrularak yok olmasına sebep olacaktır. Halbuki her an ortaya çıkabilecek olan böyle bir ihtimal, binlerce yıldır hiç bir şekilde gerçekleşmemiştir. Çünkü gökcisimlerinin hiç biri Allah'ın onlara emrettiği çizgiden en ufak bir sapma dahi gösterme gücüne sahip değildir. Nitekim bugüne kadar ne güneş aya yetişebilmiş ve ne de günler birbirine karışıp gece gündüzün önüne geçebilmiştir. işte bu gerçek Kur'an'ın şu ayetiyle insanlar açıklanmış ve bilim bu açıklamadan asırlar sonra yörüngeler hakkındaki gerçeği öğrenebilmiştir:
"Güneş de, kendisi için (tesbit edilmiş) olan bir müstakarra doğru akıp gitmektedir. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)ın takdiridir. Ay'a gelince, biz onun için de birtakım uğrak yerleri takdir ettik; sonunda o, eski bir hurma dalı gibi döndü (döner). Ne güneşin aya erişip-yetişmesi gerekir, ne de gecenin gündüzün önüne geçmesi. Her biri bir yörüngede yüzüp gitmektedirler. (Yasin Suresi, 38- 40)
Yapılan araştırmalar sonucunda, ayın dünya ile birlikte güneş etrafında dönerken, uzayda "S" harfine benzer bir şekil çizdiği saptanmıştır. Ve ayın uzaydaki bu yörüngesinin çizmiş olduğu şeklin, Kur'an'da tarif edilen şekille mutabık olduğu bulunmuştur.. Çünkü ay, yörüngesinde seyrederken kimi zaman dünyanın önüne, kimi zaman da arkasına geçmektedir. işte bu nedenden dolayıdır ki, Kur'an-ı Kerim'de belirtilen kuru hurma dalının şeklinin tarifiyle anlatılan olay tam anlamıyla gerçekleşmiş olmaktadır.
Bilim adamları güneşle ilgili yaptıkları araştırmalarda Kur'an'ın ayetlerde açıkladığı başka bilgiler de elde etmişlerdir. Uzayla ilgili geniş çaplı araştırmalar yapan astronomlar, güneşin içinde bulunduğu galaksi nedeniyle "Solar Apex" adı verilen bir yörünge boyunca, Vega yıldızı'na doğru yol aldığını bulmuşlardır. Böylece güneş için Yasin Suresi'nde belirtilen "Güneş de, kendisi için (tesbit edilmiş) olan bir müstakarra doğru akıp gitmektedir" ifadesinin insanlara neyi açıkladığı ortaya çıkmıştır.
Kendilerine ait olan ve büyük bir özen içerisinde tespit edilmiş belirli bir yörünge doğrultusunda akıp giden tüm gezegenler, Kur'an-ı Kerim'in Allah'ın kelamı olduğunu bizlere bir kez daha göstermektedir. Akl-ı selim sahibi insanlar için her detayda görülen mükemmellik, kusursuz planlama ve akıl, Cenab-ı Allah'ın sonsuz kudretinin delilleri olarak gözler önüne sunulmaktadır.
not: kur'an'dan bir ayet yazıp kötülemek çok basittir. önemli olan o ayetlerin açıklamasını kur'an'ın o konu hakkındaki görüşlerinin doğru bir kaynak aracılığı ile belirtilmesidir.yukarıda sözlüğe ayetleri yazıp yanlış yorumlayanlar için güzel cevaplar vardır. ve gerçek olan bellidir. aklımızı çelmeye çalışan insanların hepsi yanlış yorumlarda bulunmakta, ayetleri kur'an'ı kötüleyen kaynaklardan eksik bir şekilde almaktadır. herkesin bu konular hakkında yazılan herşeye inanmamasını, araştırmasını, ne demek istediğini anlamasını, kur'an'ın o konu hakkındaki görüşlerini okuması gerekmektedir.