filmdeki fotokopici çocuğun kendiyle barışık hali ya da hani şu mesleklerden utanıp onu böyle havalı hale getirme telaşımız ne güzelde vurgulanmış.
pazarlamacının satış elemanı, kat sorumlusunun iş yeri çalışanı olması gibi. fotokopici değil fotokopi operatörüyüm ben.
sonra anlatır, anlatır ve en son mesleği ile ilgili:
''fotokopi makinesi kullanmak için kaç beyin hücresine gerek var ki.'' diye de ekler.
ya da şu hikaye:
ilk kağıt para çinde basılmış. daha sonra imparator bu kağıdın beş kilogram pirinçle değiş tokuş edileceğini söylemiş. bir çok çiftçi itiraz etmiş ben pirincimi neden bir kağıtla değiştireyim ki diye. imparator vurmuş kellerini hepsinin. herkes kabul etmiş sonra. beş kilogram pirinç bir kağıda denk sayılmış. bence de gereksizmiş, para bir kağıt parçası değil mi?