dark tranquillity

entry147 galeri video3
    127.
  1. zaman zaman kopup, zaman zaman içine hapsolduğum inanılmaz bir müzik türü olan swedish death metali şu an -ve uzun zamandır- dünya üzerinde en başarılı icra eden gurup.

    yoluna vokalde şu an in flames vokali olan anders friden ile başlayan gurup, ikinci albümle beraber (the gallery) mikrofonu şu anki vokal mikael stanne'ye emanet etmiştir. bütün hikaye de orada başlar. d. t.'nin tanındığı albüm budur. bu albümle yaşanan büyük çıkış ve başarı, 97 senesinde the mind's i albümü ile daha da perçinlenmiştir. zaten pek çok dt fanı, gurubun en iyi albümünün hangisi olduğu konusunda bu iki albümü yarıştırır. zirve yaptığı dönemlerdir.

    mikael stanne vokalini zaman zaman değiştirse de hep çok doyurucu bir performans ortaya koymuştur. sahnesi, seyirciyle diyaloğu da üst düzeydir. brutal vokalde de çok başarılı olmasına karşın, ben özellikle therein'de ara ara yaptığı clean vokali hepsine tercih ederim.

    niklas sundin ise kabul etmek gerekir ki gurubun beynidir. sahnede sessiz sakindir ancak isveç death metalini tek başına ayakta tutan adamdır bana göre. sahibi olduğu cabinfevermedia şirketi, pek çok müzik gurubunun albüm kapaklarını ve illüstrasyonları hazırlar. yine o camiadaki pek çok gurubun şarkı sözlerinin ingilizce'ye çevrilmesinde katkısı büyüktür. büyük de bir gitaristtir. en önemli özelliği, çok zor partisyonları kolaymış gibi gösteren sallamaz tavrıdır. temiz çalar ve oldukça duygu yüklü sololar yazmıştır.

    yolculuğuna bass ile başlayan ancak sonradan gitara geçen martin henriksson ise gitarlarda niklas'a yardımcı olurken fazla zorlanmamıştır. ancak gitarist yönünden ziyade, çok kıymetli bir bassçıdır. bass çaldığı dönemlerde açıkçası çok daha verimli olduğunu düşünüyorum. referansım da hedondur. hatta gurubun en iyi iki albümünde bass gitarlar martin tarafından çalınmıştır. izbandut gibidir. halen öyle mi bilmiyorum ama rastalı saçları ile pek de karizma bir abimiz oluvermiştir.

    benim yoğun dinlediğim dönemde gurubun bass gitaristi olan michael nicklasson ise açıkçası gurubun zayıf halkasıydı bana göre. martin kadar iyi asla olamazdı zaten ama kendisinden sonra bass gitar çalan daniel antonsson bile ondan çok iyiydi.

    anders jivarp ise yine camianın en önemli bateristlerinden sayılır, sevilir ve tıpkı niklas gibi işini çok kolaymış gibi göstermesiyle ünlüdür. sahnede pek dialoğa girmez, yalnızca işini yapar. nota kaçırmaz, ritm şaşırmaz.

    gelelim gurubun mühim şarkılarına. bence en iyi albüm the gallery. içinde kötü şarkı hiç yoktur. dahası, sonraki albümlerin habercisidir. bu albüm, isveç death metalinin ulaşacağı nokta için bir milattır adeta. melodi üstüne melodi, riff üstüne riff bu albümün en büyük olayıdır.

    ancak gurubun en iyi şarkısı bu albümde değildir. dolayısıyla lethe de değildir. gurubun yaptığı en iyi şarkı benim gözümde açık ara hedondur. aşk, ayrılık gibi beylik kavramlar üzerine bu kadar çok şarkı yapılırken, sırf konusu ve işlenişi nedeniyle bile en iyi olmaya adaydır. girişindeki ilk iki cümle insanı heyecanlandırmaya yeter de artar bile.

    yeni başlayanlar için dark tranquillity: (hayır lethe yazmayacağım)

    hedon
    punish my heaven
    insanity's crescendo
    format c for cortex
    final resistance

    bu beşi iyi bir başlangıç olabilir. bunları sabah akşam aç karnına alıp iyice hazmettikten sonra, yukarıda da sıklıkla bahsettiğim iki albümü yiyebilirsiniz. sonra da haven ve damage done albümleri listeye alınabilir. hepsi bitince, artık kendinizi bir dark tranquillity fanı sayabilirsiniz. vokaller sizi rahatsız ediyorsa, melodilere yoğunlaşabilirsiniz. zira özellikle the gallery'de yer alan herhangi bir şarkıdan, beş şarkıya yetecek kadar riff çıkarmak mümkündür.
    3 ...