başlık altında bile devam eden uzlaşamama sendromunun şehir insanına yönelik negatif tavrını temsil eden önermedir.
şehir insanı olmanın bazı sebepleri ve bu minvalde kriterleri mevcuttur. okumak için büyükşehre gelip daha sonra hayatını burada veya eşdeğer sayılabilecek diğer büyükşehirlerde devam ettiren tayfa, kırsalda parayı vurup artık şehre açılmaya karar veren tayfa ve uzantıları, yıllarca büyükşehirde kalarak kırsal güzelliğini kaybetmiş ailenin mensubu olarak orada dünyaya gelip bu doğrultuda hayatını sürdürenler ve çok uzun yıllardır aynı şehirde yaşamış ailenin fertleri olarak büyükşehir insanı olarak büyüyenler; bu gruba dahil olmaktadır.
genel olarak ortak paydada buluşulamamanın en büyük nedenleri, üstteki modellerden birinin parçası olmanın getirdiği; akıl, onun kullanım metodları ve belirli konulardaki radikal algı farklılıklarıdır.
dar kalıplar içerisinde düşünüp, yönlendirilmiş eğitim kurumları, medya araçları ve aynı formatın içinde insanlarla geliştiril(eme)miş bir algı düsturunun; geniş alanlarda ve hatta yuhalanan büyükşehir hayatının içinde bile bol miktarda bulunması durumu mevcuttur. bu durum, siyasi ve sosyal bazda bağnazlık derecesinde şartlanmış bir düşünce şekli oluşturduğu gibi, beynin fonksiyonlarının çok fazla kullanılmaması sebebiyle(evet artı yanı da var bunun) hala insanın özünde bulunan o güzel saflığın bir miktar da olsa hala ayni vücudun içinde varlığını sürdürmesini de sağlamaktadır. en tehlikelilerini, şehrin içinde yaşayıp, kirli aksiyonların temiz aksettirildiği ortamlarında beynin filizlenmesine açık olan; fakat daha hiçbir yeterli altyapıya sahip olmamasına rağmen "herşeyi ben biliyorum" tadında ahkam kesebilen, hatta işi daha da çirkinleştirip cesaretini karşısında olduğu kişilere fiziksel ve manevi olarak saldırgan bir tutumla kabul ettirmeye çalışanlar oluşturmaktadır.
modernizm ve özgürlükler konusunda da belirli bir algı seviyesine ulaşıp genel muhakemesini yapıp, kendini ve zihnini bu noktadan sonra nadasa bırakan, her ne kadar cehaletin tezahürü olarak ortaya çıktığını düşünse de, ilk örnektekine hemen hemen çok yakın bir bağnazlık seviyesinde empati seviyesi sıfıra yaklaşmış anlayışsız bir güruh da, bu insan grupları içerisinde yer almaktadır. kendileri de en az bir üstteki gruba dahil olanlar kadar sıkıntılıdırlar.
basmakalıp ve yerel öğretilerden ziyade, evrensel algılayabilme ve insanlığın doğasının getirdiği temel ve muhteşem özellikleri gündelik kişisel ve sosyal hayatına en iyi şekilde yansıtabilen insanların sayısı çoğaldıkça, sadece 1(bir) tane olan ve ölümden sonra üzerinde bir daha asla bulunamayacağımız bu dünya, düşünüyorum ki daha yaşanılır bir hale gelip, insanlar arasındaki karşıtlık ve ikiliklerin azalmasını sağlayacaktır.