sabah uyandığımda ''seçim var bugün'' dedi babam. başladım kim, kiminle, nerede, nasıl oyununu oynamaya; ''seçim nedir, nasıl yapılır,nerede yapılır, neden, ne kadar....''
okula doğru yola koyulduğumuzda sorularıma devam ediyordum ''ben de seçmen miyim?, niye herkes okula gidiyor sadece küçükler gitmez mi??? vs...'' sınıftan içerince anneme de babama da mektup verdiler. önce annem geçenlerde kazak almaya gittiğimiz dükkanda ki kabine benzeyen yere gitti, çok merak ettim. ne yapacaktı ki orada?? içimden yanına gitmek geldi ama dizginledim kendimi, üstünü değiştiriyor olabilirdi, ayıptı...
babam kabine doğru yönelince ardından hemen ben de gittim. kabine girdikten sonra babam uzunca bir kağıdı yavaşça açtı. biraz göz attıktan sonra hızlı bir hareketle elinde ki mührü kağıda indirip kağıdı katlayarak mektup'a koydu. kabinden çıktık. annemle beraber alt komşumuz(annem her gittiğimiz yerde bi tanıdık bulur, öyle bir yetenek)yanımıza geldiler, annem parmağını uzatarak ''bak f628 parmağımı boyadı amcalar'' dedi. biraz etrafıma bakındım, sadece annemin değil yanında ki komşumuz neriman teyzenin de parmağını boyamışlardı. ne güzeldi lan. anlaşılan buraya gelen herkesin parmağını boyuyorlardı.
babamla mektubu büyük bir sandığa atıp parmak boyatma sırasına girdik. önde ki amcanın parmağı boyandıktan sonra sıra babama geldi, boyadılar parmağını fakat sıra bana gelince beni es geçtiler. neymiş? küçüklerin parmağı boyanmazmış!! halbuki ben de o kabine girmiştim, bu haksızlıktı lan.
yol boyunca parmağı boyalılara özenerek eve gittim. içeri girer girmez pastel boyalarımı çıkarıp sadece bir değil tam dört parmağımı siyaha boyadım. onlardan bile çok parmağımı boyamış, kuralları yıkmıştım. ben bir süper kahramandım. ''parmağı boyalı adam'' elinde ki boyayı kötülerin gözlerine sürerek onları kör eden bir adam, hahahaha... şehirde ki bütün kötülüklere son vermeye, bütün kötüleri yenmeye karar verecektim ki annem ''f628 ali kapıya geldi, seni çağırıyor'' dedi. şimdi oyun vaktiydi kötülerin icabına daha sonra bakardım.
aliyle koşturarak apartmandan çıkıp diğer çocukların yanına gittiğimizde hiç birinin parmaklarının boyalı olmadığı dikkatimi çekti''hehehe ben bugün çok önemli yerlerde bulundum'' diye düşündüm. acaba bir süper kahraman olsam yardımcı olarak hangisini yanıma alırdım??? aman neyse bu düşünceleri kafamdan atmam gerekirdi, oyun ve şehri kurtarmak aynı anda yürümezdi.
güneşin altında 2-3 saat oynayınca yorulduk, herkes evine dağıldı. ben de eve mesaisi biten kömür işçisi suratıyla dönünce annem ''oğlum bu kadar kirlenecek ne yaptın diye sordu ''bir şey yapmadım anne yaa'' dedim ''sadece suratım kaşındı biraz.'' hemen üstlerimi çıkarıp beni banyoya soktu, yıkadı.
banyodan çıktığımda parmağımda boya kalmamasına karşın annemle babamın ki duruyordu. off şehri kim kurtaracaktı???? pastel boyam neredeydi??