hümanizmin nasıl ortaya çıktığını bilmeyen yazardır diyelim.
hümanizm, mızmızlanmadır. hümanizm, kaybedenlerin ve her zaman kaybedecek olanların ağlamasıdır. 'katliam çığırtkanlığı' (bazı ekstrem durumlar hariç) mağlup olanların, galip gelseler kendilerinin yapacakları işleme karşı 'mazlum' sıfatına bürünmeleridir. hümanizm, insanın doğasına terstir. 'ahlak ve kanun' yerine, 'hümanizm' olgusunu koyanlar, tarih boyunca sızlanmış ve sızlanacak olan herkesin, kendilerinin yapmak isteyip başkalarının yaptığı eylemler yüzünden zırlamalarına kulak veren kişilerdir.
hümanizm, bir mason icadıdır. amaç da kurulacak bir 'dünya devleti'ni öngörüp, bu devleti dini, milli, sosyal her türlü temelden ayırıp, suni bir 'hümanizm' değeri üzerine dayandırılmasıdır. tabii bu devleti yöneten elitler, yine siyonist emellere hizmet edip, ceplerini parayla dolduracaktırlar.
bizim komünistlerimiz de, komünistlerin hiç olmadığı kadar hümanist olmaya çalışmakta, bunu da başarı saymaktadırlar.
not: hümanizm ile 'insanlık' aynı şey değildir. hümanizm, insanın doğasından ötürü ona iyilik bahşetme ve onu her daim muhafaza etme, sorumluluğu insandan alma ideolojisidir. 'beşeriyet' ise insana ahlakî vazifeler verip, bu erdem kuralları çerçevesinde ona saygı gösterme ve ondan uç noktalarını kesme beklentisini taşımanın yoludur. 'insanlık'tan nasibini alan kişiler, katliamları savunmazlar; ancak onları anlamaya çalışırlar. hümanistlerse bir kişi bir taşa takılıp düşse ve ölse, o taşa bir tekme atıp kendi ayaklarını kıracak kadar kof bir sistemin bağımlısıdırlar.
hümanizm, içi boş ve yalan bir saçmalıktan başka bir şey değil.