sabahttin ali'nin yine bir gerçekçi -toplumcu gerçekçi mi demeliydik buna- kaleme aldığı güzel bir şiir bu şiir...
belki sinop'ta cezaevindeyken dalgaların vurduğu duvara hapsettiği bir aldırma gönül olmasa da, kız kaçıran bir sevgiye sahip çıkma şiiridir...
kuyucaklı yusuf'taki gibi burada da çeker gider nereye gittiğini bilmeden ama bir farkla, bu sefer sevdiği kadın da yanındadır... bu kaçış bir kurtuluş mudur, yoksa bir sonun başlangıcı mı?
sevdiğini de alıp kaçar şair, gayrı yerler özlemindedir... alır kaçırır, hiç bir şeyden korkusu yoktur, tıpkı yusuf un muazzez i kaçırışı gibi ama orada geç kalmış olan şair, burada geç kalmaz, üstüne üstüne gider her şeyin...
her şeye rağmen bazı şeylerin üstesinden gelmek, bazı şeyleri göze almak gerekildiğini anlatır bu şiir, ölümden korksak sever miydik yahu...hani yarını bilmeden, hiç düşünmeden yaşamak var ya, korkmadan yaşamak, işte böyle bir şey olsa gerek, boynunu bekleyen ip olsa bile, sevdiğini dinlemektir bazen...