dış görünüşe göre göreceli bir kavram olan güzelliğin fiil halinin sdaadasdas.
amk ya tanıma bak, bok, sıçmık.
aslında kimseye yararı ya da zararı dokunmaması gerekendir.
hayat güzel insanlara daha güzel lan. sabah kalkıyorsun, yüzünü yıkıyorsun. muhteşem bir yüzle karşılaşıyorsun aynada. saçlarını yapmana bile gerek yok. bir de yaptığını düşünsene.
makyaj yapmana da gerek yok. herkes iyi geçinir senle. etrafındaki herkes yakınlaşmaya özen gösterir. hep ilgi odağı olursun lan.
misal bikerem keresinde yataktan kalktığım gibi üstüme kotu geçirip basit bir tişörtle mağazaya gidip bir şeyler almaya heveslendiydim.
yüzümü tabiki yıkadım amk.
her neyse. mağazaya girdiğimzde küçüklüğümden beri çok istediğim görünmezlik özelliğini kazandığımı düşünüyordum. kimse beni fark etmiyordu. ütopyamdan çıkıp pantolonu gibi düşük gelirli görevli bir beyefendiye 'bunun midyumu var mı' dedim. midyum dedim evet. önce baktı bana. gözleriyle uykulu bir bakış attı. bulunduğu konumu değiştirmeyerek, elini hafifçe kaldırdı: aha orda.
-nerde?
+arkanızda hanımefendi.
küfür eder gibiydi ses tonuydu. tırstım amk. direk kabine geçip denedim. tipime baktım. süzdüm kendimi. kusursuz bir vucudum, küçük göğüslerim kısa boynum, uzun boyum, kalın bacaklarım vardı. gür saçlarım oldukça itici duruyordu. esmer tenimin üzeirinden çıkan kol kıllarım yeni giydiğim tişörtü redderek şahlanmış elektriklenmiş havaya kalkmışlardı. kendime baktım uzunca süre. saçımı açtım. çantamdan çıkardığım toka ile güzelce topladım. biraz ruj sürdüm. hafif pembe tonlu. kol kıllarımı sakinleştirdim. uysallaştırdılar. kabinden çıktım. düşük pantolonlu görevli beyefendi yanıma geldi. az önceki kaba halinden eser kalmamış bir şekilde 'nasıl oldu hanımefendi'
'bence çok güzel olmuş'
'kol kıllarınızla uyum sağlamış'
gibi bir çok iltifattan sonra bana tişörtü sattırdı. gidene kadar götüme baktı..
evet dostlar, kısa bir süreliğine de olsa güzel olmalı konulu bir sıçkımsılak yaptık.