''bir delik gören insan onu kendi etiyle kapatmak ister. çocuk bir delik gördüğünde parmağını ya da kolunu sokmadan edemez. demek ki delik kendimi içine akıtarak varlığımı hissetmemi sağlıyor.
bir deliği kapatmak demek varlığın dopdolu olabilmesi için vücudumu feda etmem anlamına geliyor. yani kendi varlığının şuurunda olmanın baskısıyla objektif varlığı tamamlamak. burada insan olmanın en temel eğilimlerinden birini yakalıyoruz; doldurma eğilimi.
çocuklukta, bluğ çağında ve yetişkinde hep aynı eğilim. hayatımızın önemli bir kısmını delikleri tıkamakla, boşlukları doldurmakla geçiriyoruz. tam ve dopdolu bir varlığı sembolik olarak gerçekleştirebilmek için.
çocuk ilk yıllarından itibaren kendi vücudundaki delikleri fark eder. yüzündeki delikleri parmaklarıyla tıkamaya çalıştığında parmağın ıslanarak erimesini, dudak ve damakla bütünleşmesini bekler. duvardaki çatlakları sıvayla kapatır gibi; yoğunluk arar çocuk. parmenides in homojen ve dışbükey yoğunluğudur bu. parmağın emme yoluyla yapışkan bir macuna dönüşmesi içindir. tıkama, doldurma eğilimi yemek yemenin temelidir. yemekler ağzı tıkayacak olan macundur. yemek yemek insanın kendi içindeki boşluğu doldurmasıdır.'' varlık ve hiçlik sf.(659-660)*