gezi parkında polisin yaptığı faşistçe ve kahpece müdahaleyi aklayacak değilim. ancak malum zihniyetin, beşeriyete dahi sığmayan bu katliamı, ''bizim de kafamıza fişek geldi ama'' diye diye 'masumaneleştirme' ve kendi 'dava'larını yüceltme sevdalarını da esefle kınıyorum. namaz kılan insanların üzerine otomatik tüfekle ateş açılmasıyla, panzerin sıktığı su bir mi kardeşim? yüzlerce insanı dağıtmak için atılan biber gazı kapsülünün 2 göstericinin kafasına gelmesi ile, secdedeyken onlarca merminin adamın kafasını delik deşik etmesi aynı şey mi? ikisi de şerefsizlik, ikisi de itlik; ancak biri planlı ve sistemli, ötekisi ise ferdi...
''sosyalist allah'çılık'' değil mi, yapılan her şeyi ''devrim'' namına aklamaya memur bir zihniyet... eğer ki bir ülkenin başında kemalizmin, sosyalizmin, komünizmin, antiemperyalizmin (ne kadar antiemperyalist tartışılır ya! dünyada ortaya çıkan devrimlerin yüzde kaçının büyük devletler tarafından finanse edildiğini konuşalım isterseniz) ve sekülerizmin; kısacası sol'un beğenmediği herhangi bir yönetim varsa, her yolu mübah olarak gören makyavel bir sistem tarafından, hangi metodla indirilirse indirilsin, bu ''sosyalist allah'çı''lara göre meşrudur. çünkü onların meşru gördüğü tek şey ''devrim''dir, bunların ahlakı ''devrim''dir, bunların metodu ''devrim''dir, bunların ananesi ''devrim''dir, bunların kıblesi ''devrim'' olan her yerdir. getirdiği götürdüğü şeylere bakılmaz; bir devrim varsa ve bu muhafazakarlara karşı yapılıyorsa, o ''devrim'' şanlıdır, kutsanmaya layıktır, direniştir, kapitalizme karşı verilen mücadeledir.
ama sağ cenahtan birisi iki askerden destek alsa, bunların hepsi demokrat kesilir, sağın darbeci damarının tuttuğundan dem vurulur.
sol yapınca devrim, sağ yapınca ''gericilik ve darbe''... ki, sağın devrimcilik diye bir düsturu da yoktur yani, bu dünya tarihinde kaç defa görülmüş bir şeydir?
insanlara zulmeden herkesin allah belasını versin.