film adını latincede hatırla anlamına gelen memento sözcüğünden almıştır..fimde leonard shelby'nin yeni hafıza oluşturamaması üzerine gelişen olaylar anlatılmaktadır.Bu hastalık:anterograde amnesia(bilimsel ismi)...yeni öğrenilen bilgilerin, kalıcı olarak depolanacakları hafızaya gidiş yolundaki bir geçit görevi gören beynin hippocampus adı verilen bölümdeki hasardan kaynaklanan bir hastalıktır.Ayrıca duyduğum kadarıyla christopher nolan'ın kardeşi jonathan nolan' ın kısa öyküsünden esinlenilerek senaryosu yazılmış... gelelim filmimize; filmi iki ayrı parça olarak düşünebiliriz. renkli bölümler sondan başa , siyah beyaz bölümler baştan sona gider. ters kurgusuyla çığır açmış ve bu yönüyle monica bellucci'nin tecavüz sahneleriyle ünlenen irréversible ( dönüş yok) filmine ilham vermiştir. bazı filmler vardır ; bir kez izlemeniz yetmez. işte memento bu kategoride olan bir film.şahsen en fazla izlediğim filmdir. şuana kadar filmi ilk defa izleyenlerden tek bir insanın filmi anladığını duymadım. hatta filmi ne kadar izlerseniz izleyin bazı şeyler hakkında kendinizle çelişirsiniz.öyle ki filmi izleyen birkaç arkadaştan filmi anlatmalarını istedim ve hepsi farklı hikayeler anlattılar.filmi anladım dediğinizde bir sahnesiyle tüm fikrinizi değiştiriyor. bu filmde ne olacağını değil, ne olduğunu merak ediyorsunuz. her karesi ayrıntılar ve ipuçlarıyla dolu olduğundan herhangi bir sahneyi kaçırınca olaylarla ilgili yanlış kanıya varmış oluyorsunuz.bundan dolayı filmi izlerken gözünüzü dört açın ve can kulağıyla dinleyin.ayrıca kafanızın rahat olduğu bir zamanda izlemeniz en makbulü. çünkü film inanılmaz kafa yorar. Ayrıca filmi çözücem diye hırs yapmayın motoru yakarsınız.
