yalnızlığın getirdiği kasvet, depresyon ve sıkıntı hali ile yapılan şeylerdir.
Her akşam oturduğumuz bara takılmaya başlamıştı. Orta yaşlarda olduğunu belli edecek yüz hatlarına sahipti. Henüz beyazlanmamış saçları onun için şans olabilirdi. Giydiği gömlek tarzından vazgeçse belki biraz daha genç gösterebilirdi. Gel zaman git zaman bu adamla tanışmış, beraber içmeye başlamıştık. Aylardır birlikte içtiğimiz Veysel Abide, ben de bu adamın hikayesini merak ediyorduk. Zaten Veysel abi benim hikayemi dinlemek için de haftalarca zaman harcamıştı, severdi böyle şeyleri.
Beklediğimiz hikayeyi yavaş yavaş anlatmaya başladı. Tahmin ettiğimiz gibi yalnız olduğunu vurgulamıştı. Fakat o anlattıkça bu soyut yalnızlık bizim gözümüzde somutlaşıyor, hiç tahmin edemeyeceğimiz bir empati oluşumuna sebep veriyordu . Hatta bir noktadan sonra bu hayatı Veysel abi ile birlikte yaşadığımızı düşünmeye başlamıştım. Ve tüm bunlardan çok, bu yalnızlığını gidermek adına yaptıklarını anlatması bizi dumura uğratmıştı. Sardığı tütünün kağıdını son kez yaladı ve yaktı:
Bazı sabahları caddeye inerek önüme çıkan ilk otobüse nereye gittiğine bakmadan biniyorum. Otobüs son durağa varana kadar da inmiyorum. Son durakta yine nereye gittiğine bakmadan başka bir otobüse, ondan inip yine bir başka otobüse. Saate baktığımda akşamı ettiğimi anlayınca evime gidiyorum.
Alışık olmadığı şeyler duyduğunda büyük bir heyecanla nedenlerini soran Veysel Abi tahmin ettiğim gibi büyük bir heyecanla ona bunu neden yaptığını sormuştu. Biz pür dikkat dinlerken o anlatmaya devam etti;
Geziyorum, çok farklı insanlar görüyorum ve en önemlisi bir an olsun akmayan zamanın geçmesini sağlıyorum. Belki de zamanı akıp geçiren otobüslerin şoförleri, bunu bilmiyorum. Ancak tüm bu durumun bir parçası olmak bana iyi geliyor. Bazen elimdeki gazeteler sayesinde yaşlı amcalarla siyaset konuşuyor, bazen de ineceği durağı soran kadınlara yardımcı oluyorum. Bu gerçek bir iletişim.
Biz Veysel abi ile anlamsız bir şekilde birbirimize bakarken, hem anlatmaya başlamasından, hem de içtiği biradan olacak ki açılmış bir şekilde laflarına devam ediyordu;
Bazen bankalara gidiyorum. Kapıdaki güvenlik görevlilerine yanaşıp yüklü miktarda para yatırımı yapacağımı, hangi vezneden işimi halledebileceğimi soruyorum. Bunu duyan güvenlik görevlileri hemen 1-2 bankacıya durumu aktardığı için (banka güvenlikleri bile parayı duyunca en iyi bankacı oluyor) sıra beklemeden bir bankacının buyuru ile karşısına oturuyorum. Onlara milyarlarca param olduğunu ve iyi bir teklif gelirse yatırım yapabileceğimi anlatıyorum. Karşımdakiler bunu duyar duymaz daha lafa başlamadan ne içeceğimi soruyorlar. Bazen kahve, bazen çay, bazen soğuk bir şeyler istiyorum. Onlarla saatlerce sıkı pazarlıklar yapıp, faiz yüzdeleri ve vadeleri hakkında teklifler alarak bankalardan ayrılıyorum. Ve genellikle çoğu zaman bu şekilde akşamı ediyorum.
Veysel abi ile son duyduklarımızdan sonra aynı anda adamın ne kadar parası olduğunu düşünürken, Veysel Abinin merakı yine hızlı davranarak, zengin olmasına rağmen neden bu kadar yalnız olduğunu sordurtuyor ve gözlerimizi tekrardan adama çeviriyoruz;
Zengin falan değilim. Hatta bir banka hesabının açılmasına değecek kadar bile param yok. Çoğu zaman akşamı zor ettiğimi söyleyebilirim. Fakat bankacıların bana bir hiç gibi davranmaması, ikramda bulunurken gösterdikleri nezaket, boş vakitlerimi benimle birlikte geçirmeleri gerçekten mutlu edici. Kapitalizm çoğu insanı hiç ettiği kadar, hiç olanları da var edebiliyor.
Son cümlesini söyleyip, birasındaki son yudumu içtikten sonra iyi bir akşam temennisinde bulunarak yanımızdan ayrılmıştı. Daha sonra aradan 1-2 hafta geçmesine rağmen aynı mekana bir daha hiç uğramamış ve biz de onu hiç görmemiştik. Veysel abi adamın neden bir daha gelmediğini sorgulayadursun, adamın gözünde anlattığı otobüslerden ve bankacılardan bir farkımız olmadığını anlamıştım. Ne otobüsler, ne de bankacılar adamın gerçekten neden onlarla birlikte olduğunu bilmedikleri için bir problem yoktu. Fakat artık biz (en azından ben) bildiğimiz için adam yanımıza bir daha gelmemeyi seçmişti. Tüm bunları anladıktan sonra biramdan bir yudum daha aldım ve Veysel Abinin neden onun yanında olduğumu anlamaması temennisinde bulundum.