tanrı değil ulan allah o, allaaaaah... diyerek kendi ayarımı verdikten sonra devam ediyorum hemen ve tüm hızımla.
şimdi arkadaş hikâye ne? adem baba ilk insan olarak çamurdan, balçıktan yaratılıyor hikâyede ve onun kürek kemiğinden(bunu herkes bilmez) de havva ana peyda ediliyor sıkılmasın, sevişip de koklaşsınlar diye. o gün bugündür kadınlarımız hep kürek kemiğimiz gibi kalplerimizin ardında durur, ayrı mesele olduğu için geçiyorum bu kısmı.
derken adem ile havva, cennette sürdürdükleri yaşantılarında ufak bir sınava tabi tutuluyorlar ve "o elmayı" yememeleri salık veriliyor. sonra ne mi oluyor? o elmayı yiyorlar arkadaş.
şimdi asıl meselemize geliyoruz sadece elmayı yememesi için uyardığın ve bunun karşılığında "yeşillikler arasında billur ırmakların aktığı, her dilediğine o anda kavuştuğu" bir cennette yaşamasına olanak sağlıyorsun bu yeni model hizmetkârların. ama sonra bunlar yapmamalarını söylediğin tek şeyi yapıverip de düşüyorlar cennetten, yeryüzü yalanına.
düşünüyorum şimdi sadece ağzına hakim olamayıp da elma karşısında dahi iradesini korumaktan aciz olan bu yaratıkları o yeşilliklerden, şelalelerden, daha ne güzelliklerden alıp da kelimenin tam anlamıyla her geçen gün biraz daha boka batan bir ortama gönderiyorsun ve sonrasında da her defasında daha sayfalarca kurallarla dolu dinler gönderiyorsun.
hayır ulan adam bir elmaya karşı tutamamış kendini;
bildiğin dalga geçmek değil de nedir bunun adı sayın tanrı, sorarım sana? hem adaletinden dem vuruyorsun bütün gönderdiğin dinlerde ama ben neden adem değilim o zaman? neden adem'in sahip olduğu imkânları bana sunmuyorsun? bak yiyor muyum o elmayı hiç, gör.
edit: ulan diyorum ki "tanrı bizimle dalga geçiyor" yani diyorum ki açıklamak gerekirse "bir tanrı var, ben kabul ediyorum varlığını ve görüyorum ki bizimle dalga geçiyor" adam gelip hala ateist diyor ve ben yine sabaha bırakıyorum.
ulan azıcık terminoloji nedir bir bakın lan. azıcık araştırın müslümanlık dışında nasıl bir dünya var? hayır, hala sabaha bırakmakta kararlıyım.