marmara üniversitesi haydarpaşa kampüsü

entry26 galeri video1
    6.
  1. başka üniversitelerde okuyan arkadaşlarım ziyarete geldiğinde, nereyi gezdireceğimi şaşırdığım okulum.

    işe genellikle asıl giriş kapısından girerek başlıyorum. burada karşımıza çıkan ilk merdiven grubunun sonunda''onlar çanakkale'de şehit oldular. onlar hala buradalar.''yazılı ve okulumuzun çanakkalede şehit olan öğrencilerinin isimlerinin bulunduğu yeri gösteriyorum.''hımm, vay anasını ya.''şeklindeki ilk tepkiyi aldıktan sonra yola devam ediyorum.bu arada bu bahsettiğim giriş kapısı 2006-2007 öğretim yılında nedense iptal edilmiş ve hiçbir özelliği ve güzelliği olmayan, öğrenci işlerinin bulunduğu hol girişi, asıl giriş yapılmıştır.

    merdivenlerden yukarı çıkıp koridora ulaşınca, futbol sahası genişliğinde uçsuz bucaksız labirent ve yüksek tavanla bir kez daha''vay be''efektini duyup şunu ekliyorum.''buradan sağa dönünce tıp, sola dönünce hukuk.''bu iki zor bölümün aynı koridorun biri bir ucunda, diğeri öbür ucunda olmak üzere konuşlanması bana hoş geliyor. ama arkadaşlarım bundan etkilenmiyor ve ben bu defa anfilere doğru yol alıyorum.

    genellikle 40-50 kişilik sınıflarda mühendislik okuyan arkadaşlarımın, tahminen 250 kişilik anfileri gördüklerinde gözleri hayranlıkla açılıyor. bu bakışı da yakaladıktan sonra merdivenlerle yukarı tırmanmaya devam ediyor ve onları terasa götürüyorum. ortabahçeye yukarıdan bir bakış atıp, içeri giriyor ve sol yandaki hemşirelik bölümünü gösterip''burası küçücük. fare yuvası gibi''diyor(not: hiçbir aşağılama yoktur, sadece gördüğüm budur) sonra da sağ taraftaki teras cafe'nin tıpçıların kantini olduğunu, biizm hukukçuların kantininden daha ferah olduğu için arkadaşlar arasında burayı tercih ettiğimizi açıklayıp aşağı iniyoruz.

    hukukçuların kantinine gelmedenki fotokopiciyi de gösterip''burası sınav zamanlarında nasıl kalabalık oluyor. te buradan te buraya kadar insan kuyrukta bekliyor. o derece yani.''şeklindeki gereksiz açıklamayı da yaptıktan sonra arkadaşlarımı yemekhaneye götürüyorum.

    loş ışıkları sayesinde gereksiz bir romantizmi olan yemekhanede ziyaretime gelen arkadaşlarıma yemek ısmarlıyor ve buranın bir zamanlar morg olduğu şeklindeki okul efsanesini onlara aktarıyorum.bir de 1.sınıftayken sanırım bizi keklemek için uydurulmuş bir öyküyü de anlatıyorum. yemekhanedeki tabldotlardan birinin altına altın koyuyorlarmış. bunu öğrendiğimden beri her tabldotun arkasına bakardım kaçamak bakışlarla. şimdi o zamanlardaki bu su katılmamış saflığıma katıla katıla gülüyorum.

    yemek sonrası kantinden isteğe göre çay, oralet vb alıp arkadaşlarımı ortabahçeye çıkartıyor, çimenlerde yayılıp oturarak onlara okulumu nasıl bulduklarını soruyor, olumlu görüşlerini duyup mutlu oluyorum. sonra eski günlerden yeni günlere doğru uzanan geniş bir muhabbet alanında dönüyor ve arkadaşlarımla hasret gideriyorum yüzlerce yıllık ağaçların altında, kuş cıvıltılarının eşliğinde.
    6 ...