beynimize silah yerleştirip tetiğe basmakla hemen hemen aynı etkiyi yaratan olaydır.
çok sevdiğim eniştemin ölüm haberini babam vermişti bana. karne günü hemde. karnemde bir tane kırık not olduğundan dolayı okula gitmeye pek razı değildim. okulun son günleri olduğu için yavaş yavaş sabahlamalar da başlamıştı. telefonuma baktım, saat öğleden sonra birdi. doğruldum. salak salak etrafıma bakındım. babam uyandığımın farkına varmamıştı. annem olsaydı kesin kaldırırdı beni, annem nerde baba dedim. oğlum hakan abi öldü onun yanına gittiler, trafik kazası geçirmiş ve ardından bir kaç daha kelime. trafik kazasından sonra boğuk geliyordu her şey. kabullenemedim. 45 dakika tepki vermedim/veremedim. yok dedim, hakan abi ölmemiştir. kaza geçirmiştir. ameliyattadır, kurtarırlar onu dedim. sonra facebook'a girdim. hakan yazdım, ilk çıkan linke tıkladım. yaşarken ikinci kez beynimden vurulmuşa döndüm. nasıl olur? 200 tane yeni yazılan duvar yazısı, mekanın cennet olsun, allah rahmet eylesin kombinasyonlarında. hakan abim kıpır kıpırdır. şaka yapıyordur herkese dedim. hakan abi ölür mü dedim? sonuçta hakan abi, şubat tatilinde görüşmüştük. sonra adını ve soyadını yazdım google'a. trafik kazası haberleri çıktı. haberden sonra 1 saat geçti. yavaş yavaş kabulleniyordum. başımı yastığa koydum. hüngür hüngür ağladım. çok fazla ağladım. ardından 1 yıl 28 gün geçti. o günden beri bir damla göz yaşı dökmedim. kendimi zorladım. dökemedim. en fazla gözlerim doldu. duygusal bir insan olarak ben, o günden sonra ağlayamadım. başımdan öyle bir olay geçmişken, o kızın beni bırakıp gitmesine niye ağlayayım ki?