Gerçek libidinal kendiliğin büyük ölçüde geri çekilmesi sonucunda
dış ilişkiler boşalmış gibidir. Etkin ruhsal faaliyet gizli bir
iç dünya içinde yitirilmiştir; hastanın bilinçli beni yaşamsal duygu ve
eylemden boşalmış ve gerçekdışı bir niteliğe bürünmüştür. Düşler ve
fanteziler yoluyla, iç dünyada süregelen yoğun bir etkinliğin
izlerine rastlanabilir; ama hastanın bilinçli beni sanki tarafsız bir
gözlemciymiş gibi sadece durumdan kopuk bir izleyici olarak katıldığı
bu içsel dramayı aktarmaktan öteye geçmez. Dış dünyaya karşı sergilenen
tutum da bunun aynısıdır: katılmama ve hiçbir şey hissetmeksizin uzaktan gözlem;
tıpkı katılmadığı, hiçbir kişisel ilgi duymadığı ve kendisini sıkıntıya
boğan bir toplantıyı betimleyen bir muhabir gibi. Yürütülen biçimiyle
bu etkinlik mekanik görünebilir. Şizoid bir durum baskın olduğunda,
bilinçli ben iç ve dış olmak üzere iki dünya arasında asılı kalmış ve
bu iki dünyayla da gerçek bir ilişki içinde değilmiş gibidir.
Etki alanı dışında kalmak ve duyguya kapılmamak üzere coşkusal ve
itkisel bir durağanlık buyruğu vermiştir.
Bu şizoid durumlar depresyon ile dönüşümlü olabilir;
zaman zaman bu ikisi birbirine şaşırtıcı bir biçimde karışır;
şizoid ve depresif belirtiler bir arada görülür.**