-neden yaşlanıyorsun ve neden öleceksin? madem bir yaratıcıya inanmıyorsun, bir amacın olamaz bu gezegende. ölme o zaman; yaşa dur.
+ama ölmek tamamen biyolojik bi olay, istersen kanıtlayabilirim. şimdi insanlar 46 kromozomlu ve dnaaadfhshf genlerasfjdka nükleik asitleradfjslhsjahgs. dolayısıyla ölmemiz zorunlu zaten.
-hmm. o dna, genler, kromozomlar, nükleik asitler falan durduğu yerde bitmiş di mi? hadi öyleyse, şurda iki dakka odaklanak da bi adenin bazı türesin (tövbe hâşâ) şurda.
+ama şimdi o öyle...
-biz sizi arıycaz.
gibi bir diyaloğa mahal verebilirler.
yok yani, açıklaması yok bir yaratıcıya inanmanın. inkar ne ki zaten? olan bir şeyi kabullenmemek. hadi çok sevdiğiniz somutlarla(!) örnekleyelim: vazoyu kırarsın, inkar edersin; ağzından bir laf çıkar, inkar edersin söylediğini. oysa vazoyu kırmış, lafı söylemişsindir. yani bunlar olmuştur, vardır. ha, derdin nedir? bu durumların sonuçları seni hoşnut etmez. annen kızar, işten kovulursun falan filan.
zaten yaradan'ı inkar(hâşâ) da görev bilinçsizliğinden ve sorumsuzluktan, hesap vermek istememe gibi kaçışlardan ve dolayısıyla aslında kendini kabullenmeme ve boşlukta olmaktan kaynaklanır.
amacım kimseyi aşağılamak ya da küçümsemek değil; bu benim haddim değil zira. allah'ın dilemediğini biz hidayete erdiremeyiz ama okuyan düşünür de kalbi ferahlar en azından inşallah.