geçenlerde bi abi bizi evine çağırmıştı. gel maklube var dedi. bugün yine toplanıp ilerdeki eylemlerimizi planlayacaktık. akşam 7'ye geliyordu gittik evine. bi baktım beni çağıran abinin yanında kalın bıyıklı bi abi oturuyordu. çok dikkat etmeliydim çünkü daha kalın bıyık bırakan abiler daha yüksek rütbeliydi. o bölgeyle görevli abiydi. çekinerek yemeğe oturdum, maklubemi yemeye başladım. herkes kalın bıyıklı abiden korkuyordu. bizim badem bıyıklı komutan abilerimiz bile. onun karşısında yapılacak küçük bir hataya sinirlenip bizi vurabilirdi. herkes ciddiyetini koruyarak korku içinde maklubesini yedi. o akşam o abi sinirliydi. konuyu bilmiyordum fakat siniri kaşlarından ve kaşığı tutuş şeklinden belliydi. bizim abiye çok sinirli bakıyordu. sonra birden kaşığı duvara fırlatarak bizim ali'ye bağırmaya başladı; 'ne yaptın ulan o kadar silahı!' ali yere bakarak 'abi murat dershanelerde dağıtsın diye aynur teyze'ye vermiştim' dedi fakat o abi silahını çekerek ali'yi alnından vurdu. bizim abiler cesedi dışarı aldı. o olaydan biraz sonra abiye telsiz geldi. telsizde konuşan yukardan biriydi. onu çağırıyordu. abi ayağa kalktı, mertcan, onur ve serdar'a 'gidiyoruz' dedi ve çıktılar. korkarak maklubemizi bitirdik. saat 9'a geliyordu. mahmut abi sofrayı kaldırırken biz de ali'nin kanını temizledik. işimiz bitti ve sakinleşmemiz için kerem çay demledi. telelivyonu açtık ve çayımızı içtik. ev yine alışık olduğumuz sakinliğine döndü. sinirler gevşemişti ve muhabbet etmeye başladık. abi kerem ile bana okulun nasıl gittiğini ve kaç kemalist daha öldürdüğümüzü sordu. kerem geçen hafta chp mitinginde tüm türkiye'nin de duyduğu o bombalı saldırıyı gururla anlattı. murat abi elini kerem'in omzuna koyarak 'aslan şakirtim' dedi. liderimiz fethullah hoca'nın duvardaki posterini göstererek 'o senle gurur duyuyor' dedi ve birden liderimizi hatırlayarak ağlamaya başladı. kumandayı aldım, kanalları çeviriyordum ve ulusal kanal'a geldiğinde aniden şoka girdik. aynur teyze'nin evini gösteriyordu. aman allah'ım. o silahları buldular!
