1453 yılında fatih'in fethi ile Osmanlıya dahil olan ve Bizans imparatorluğunda adı constantinopolis iken,el değiştirmesi ile adı istanbul olan,üniversitede okumak için geldiğim ve yaşamaya başladığım,gelirken "ya ben orayı sevemem korkutuyo beni" dediğim,ama yaşamaya başlayınca aşkın nasıl birşey olduğunu öğrendiğim, tatile sahil kesimine gidildiğinde bile en fazla 10 gün sonra "ya ben istanbul'u özledim" dedirten, bazı bazı trafikte cebelleşirken küfretmenize neden olan;onun için binlerce şarkı ve şiir yazılan,iki kıtayı birbirine bağlayan;dünya'nın hiçbiryerinde karşı kıyıyı bukadar yakından göremiyeceğiniz bir boğaza adını veren;bebek,emirgan,çengelköy,sarıyer,kilyos,etiler,anadalu feneri,rumeli hisarı,kadıköy,beşiktaş,eminönü,sultanahmet ve daha adını sayamayacağım pek çok güzel gezilesi mekanın yer aldığı, "bir gün ben buraları nasıl terkedicem?" sorusunun kafanızı kemirmesine neden olan; yaşamaktan zevk alınan,çıtır çıtır simit ve çay ile sahilde oturup huzur bulmanızı sağlayan, dünya şehridir istanbul.