yıllarını geçirdiğin, sokaklarında tepindiğin, yeri geldiğinde düşüp dizini kanattığın, yeri geldiğinde annen izin vermediği için pencerede perdenin kenarından içini çekerek seyrettiğin mahalledir.
çocukluğun kalbi tam olarak mahalledir. arka bahçedeki ağacın dibinde gömülüdür bazen. biraz uzaktaki yolda pusu kurup arabalara kar topu atıp olanca hızınla koştuğun kaldırımlarda gizlidir. annenin balkondan attığı bozuk paranın milyon dolarla ölçülemeyecek değerinde saklıdır.
yıllar geçer, akıp gider. kocaman adam olursun. çocukluğunun kapısından tekrar geçmek istersin. o hayal dünyasına adım attığın anda, sokakların ne kadar küçük, koşarak aşındırdığın yolların ne kadar kısa, evinizin ufacık, atlamaktan korktuğun yüksekliğin bir adım mesafesinde olduğunu anlarsın.
sinek ilacı arabasının peşine takılmak için koşarken düşüp, dizini kanattığın noktasındır. anıların canlanır ve tebessüm edersin. o anda aklına yaşadığın acı gelir. dizine bakarsın ki yara izi oradadır. vücudundaki hiçbir çizikten bu kadar mutlu olmamışsındır.
çocukluk dediğin orada ve o yıllarda donup kalmış bir eskidir artık. ama tazeliğini hiçbir zaman kaybetmeyecek. oradan dizinin acısını da alır gidersin.