koltuğun üzerinde yaşıyorum, ağzımı açmadım bile. kıyafet bile giymeye tenezzül etmedim, sürekli bilgisayardan bir şeyler izliyorum, sigara içiyorum, izleyeceğim şeyin yüklenmesini beklerken müzik dinliyorum, yemek sipariş ediyorum, getiren adamla bile konuşmadan parasını verip gönderiyorum, sigara içiyorum, kitap okuyorum, film izliyorum sonra. bir iki saat uyuyup yine sigara içiyorum, ciddi bir açlık hissedince bir dilim bir şey yiyorum, sigara içiyorum, müzik dinliyorum. bir tek annem aradı, telefonu açmadım bile. en son baktım sürekli arıyor, açtım bir iki laf ettikten sonra kapattım. müzik dinledim. film izledim. sigara içtim. çok sigara içtim sözlük.
bugün halisünasyon görmeye başladım. angry birds terliklerim, onun gözleri oynuyor sözlük. büyüyüp küçülüyor sürekli. gece koltukta uyuyakaldıktan sonra bir ara korkunç bir sesle uyandım. resmen cevapsız aramalar filmindeki çalan telefon melodisini duydum. tırstım, kafamı koltuğa gömüp uyumaya çalıştım. halının tüyleri acayip acayip dans etti gözümün önünde. evin öteki tarafına 4 gündür uğramıyorum bile, kendi nefes alış sesimi duymaya başladım, sanki başkasınınmış gibi kendi nefes sesimi duyuyorum.
çaresizim, çok çaresizim. bu durumdan kurtulmak için yapabileceğim hiçbir şey yok. geçmişte yapıp utandığım şeyler şimdi gözüme daha korkunç, daha acı verici görünmeye başladı. kendime karşı çok acımasız davranıyorum son günlerde. kendi bedenim, kendi ruhum değilmiş gibi, sanki hatalarının cezasını çekmek zorunda olan birine acımasızca ders vermeye çalışan biriymiş gibi, içine düştüğüm bok çukurundan gaddar bir öğretmen gibi zevk alıyorum. ama nefes alamıyorum şu an, şu dakika, nefes alamıyorum.
tanrı'm, oralarda bir yerde beni dinlemeye tenezzül edersen, sana george michael'dan iki çift lafım var:
Yaptığım şey çok mu yanlıştı? çok mu yanlış
Beni yalnız bıraktıracak kadar?
edit: böyle entrylere eksi verenlerin, neden verdiğini hep merak etmişimdir.