vizyon dolu bir tanımlamadır. hele de dönemin şartları düşünüldüğü vakit. çünkü malum, o dönemde uluslar ciddi şekilde kan ve soy bağına bağlı ortaklıklar üzerine kuruluydu. antisemitizmin ve ırkçılığın avrupada günden güne hızla ilerlediği günlerdi. türkiyede de o kafa yapısına sahip insanlar da devlet dairelerine hızla nüfuz etmişlerdi devlet dairelerine. ve şu unutulmamalıdır ki atatürk bu yönde bir millet tarifini, üzeindeki baskılara rağmen yaptırmış ve anayasaya sokturmuştur. yoksa o dönemki bürokratlara kalmış olsaydı muhtemelen, "annesi ve babası ya da sadece babası türk olanlara türk milleti denir" gibi saçma sapan ve bölünmeye alenen teşvik eden bir yasa çıkabilirdi. ama tabi kanunun kendisi kadar o kanunun nasıl algılandığı ve nasıl uygulandığı da önemlidir. devlet özellikle bu noktada yaptığı başarısız hamleler neticesinde içeride birlik ve beraberliğe dayalı bir düzeni asla tam manasıyla tesis edememiştir.