büyük bir heyecanla yüklediğim oyundur. her neyse efendim hemen alt ligden bir takım kapıp başlıyorum serüvene. gözüme Bucaspor çarpıyor. o kadar kaliteli bir kadrosu yok, transfer bütçesi nerdeyse yok gibi. ama büyük umutlarla alıyoruz ve başlıyoruz.
transfer yapmak için resmen yırtınıyoruz. bütçemizin hiç bir oyuncuya yetmediği gibi sözleşmesi bitmiş olan oyunculara bile sözleşme önermekten aciziz. yok kardeşim para yok kulüpte. madem öyle, bizde yapmayız diyerek transfer yapmadan sezona giriyoruz. takımın sezon sonu için medya tahmin 10. biz yinede yönetime "merak etmeyin play-off'a kalacağız" diyerekten sezona giriyoruz. kimsenin beklemediği bir performans gösteriyoruz. ligin 3. maçında manisaspor'a yenildikten sonra 13 maçlık bir seri yaparak coşuyoruz. ve bu seriden sonra, bakıyorum ki takımda sorunlar çıkmaya başlıyor. ve böylelikle galibiyet hasreti dönemine giriyoruz. lider bucaspor yavaş yavaş ikinciliğe ordan dördüncülüğe ve beşinciliğe kadar düşüyor. arada bir aldığımız galibiyetler bizi play-off'a götürmek için yeterli oluyor. diğer yandan türkiye kupasında ilginç bir performans gösteriyoruz. ilk önce, körfez sk çıkıyor karşımıza. net skorla geçiyoruz. sonra orduspor... tehlikeli bir takım. aslında o kadar korkulacak bir takım değil fakat bizim kadromuz için bizi ezebilecek güçteler. beklenmedik şeyler gerçekleştirip 4-0 geçiyoruz ordu'yu da. ve karşımızda antalyaspor. yenersek gruplara kalacağız ve buda büyük bir başarı. pek oynatmadığım yedek duran, zafer çevik adlı arkadaşı as oyuncu sakatlandığından dolayı bu maça alıyorum. ve aldığıma pişman etmiyor. 30 metreden son dakikalarda 90'a asarak bizi gruplara taşıyor...
gruplar çok sıkıntılı. ama yinede diğer gruba düşmekten ise bu grubu tercih ederdim. niye mi ?
fenerbahçe
galatasaray
beşiktaş
kartalspor
-unutmadan kartal bu grupta 0 çekti. yazık diyorum kendilerine.-
bizim grubumuz ise
gençlerbirliği
gaziantep
adana D.S
bucaspor
adana bizim ligte. kendisiyle ligde yaptığımız maçta 2-1 koymuştum fakat yinede bizi zorlardı. diğer maçlardan ise hiç umudum yoktu nerdeyse. ikiside süper ligin orta sınıf takımları. en azından aklımdan geçen senaryo şöyleydi. adanayı evimde yenip deplasmanda beraberlik alarak 4 puan elde ederiz. diğer gençler ve gaziantep'ten de beraberlik alsam 6 puan eder. bir tane süpriz galibiyet yeterli olacaktı. fakat yapamadık. adana'ya evimizde ve deplasmanda mağlup olarak bütün umutları yitirdik. geriye kalan maçları'da yedek çıkarak lige yöneldim.
ligde işler farklı yürüyordu. o çöküş döneminden sonra, hafiften ayaklanmıştık ama ligin başlangıcındaki buca yoktu. oyuncular, kendi seviyelerinden yüksek takımlarla mücadele ettiklerinden yorulmuşlardı ve alınan yenilgilerden morallar çökmüştü. kupa maçları bittikten sonra ayaklanıyoruz ve geriye kalan 14 maçtan, 2 mağlubiyet 6 beraberlik ve 6 galibiyet ile sezonu 5. olarak bitiriyoruz. play'off'da adana d.s ile karşılacaktık. bize gruplarda çakan takım. umudum vardı, yoktu değil fakat zor gibiydi.
ilk maç evimizde. güzel bir avantaj. 1-0 yada 2-0 yenip üstüne yatmayı planlarken. 2-0 yenilip hüsrana uğruyoruz. deplasmanda ölümüne saldırıyoruz fakat 2-1 mağlup dönüyoruz ve terfi hayallerimizi bitiriyoruz. o kadar önemli değil bence. medya tahmini 10 olan bir takımı 5. sıralara taşıdık. zorlandık, yendik yenildik ama bir şeyleri başardık.
her neyse, oyuncularımı değerlendirmeye gelince. şüphesiz en büyük katkısı olan oyuncum, irfan başaran'dır. kiralık olarak takımda bulunuyordu. her maç oynattım ve her maç başarılı oldu ve sezon sonunda 7.50 gibi bir ortalamayla bitirdi. bu arada unutmadan söyleyeyim. anadolu takımların'da çok rahat oynayacak bir oyuncu bence. bizim takımda kalite olmadığından yıldızı parlayamadı fakat önüne bitiriciliği sağlam bir bir santrafor koyup kanatlarada koşan adamlar koyarsanız, hücum hattınızı kolay kolay durduramaz defanslar. çünkü irfan öyle bir adam ki, hem kanatların ceza sahasına girip gol atmasını sağlıyor hemde, havadan alttan köşeden bir yer bulup santrafora top taşıyor. neyse diğer adamımız mehmet batdal.
ligin başları... coştuğumuz zamanlar... irfan-mehmet ikilisi takımı taşıyordu. tek forvet olarak çıktığımız maçlarda mehmet'ten başka forvet oyuncumuz yoktu. o yüzden fazla yormamaya çalışıyordum. antrenman gücünü azaltarak sakatlanma ihtimalini düşürüyordum. mehmet, efsaneleşiyordu. gelen geçene 1-2 tane sallarken, türkiye kupası döneminde başlayan çöküşümüzde, mehmet düşüşe geçti. resmen ligin ilk yarısında efsane olan mehmet, ikinci yarısında, dandik bir santrafor'dan farksız hale gelmişti.
seneye takımda tutmak istediğim kesin 2 oyuncudan biriydi irfan ile mehmet. fakat ikisi de bizi sattı. sezon sonunda sözleşmesi tamamen bitmiş olan ve boşta olan mehmet'e sözleşme önerdim. yüzüme bakmadı. diğer yandan irfan biraz daha iyi kalpliydi. düşük bir sözleşme istiyordu fakat biz bunu bile ödeyemiyorduk. bütçe yerlerdeydi. az buçuk lig geliriyle, hiç bir şey yapamıyorduk. her neyse irfan'da mehmet'de gitti. beni en çok üzen, birinci lig'de ezeli rakibimiz olan ve şampiyon olarak üst lige çıkan tavşanlı'nın mehmet'i almasıydı. mehmet batdal... transfer dönemi başlar başlamaz imzayı basmıştı tavşanlı'ya. ama 1-2 sene sonra çıkmayı planladığım süper lig'e çıktığımda, tavşanlı'dan ve mehmet'den intikamımı alacağımdan emindim.
neyse, 2. sezona atılıyoruz. yegane amacımız süper lige çıkmak. şampiyonluk'ta gözüm yok. süper ligden güçlü rakipler düştü. gençlerbirliği, kasımpaşa ve elazığ. bizi zorlayabilirler.
bu arada, mehmet'in ve irfan'ın yokluğunda, orta saha ve santrafor desteği için arayışlara başladım. 3 santrafor ve 1 tane sağ kanat aldım. takımı çift forvet oynatıp, daha çok gol bulmamızı sağlayacağım, zira, 1. sezon sonunda 34 maçtan 15 galibiyet, 12 beraberlik ve 7 yenilgi ile bitirmiştim. dikkat çekerim, mağlubiyet sayımız az olmasına rağmen deli gibi beraber kalmışız, bunun sebebi gol bulamamamız. sezonun 2. yarısında mehmet'in boş kaleye kaçırdıklarıyla, galibiyetleri fazlaca kaçırmıştık. neyse efendim, 2. sezona büyük bir heyecanla giriyoruz. bakalım neler olacak.