birçokları gibi seçim sonuçları bende de bir kızgınlık ve şaşkınlık yarattı. ama ne kızgınlığım çok büyük ne de şaşkınlığım. ne tarhan erdem' in anketlerine gülüp geçtim ne de akp'ye oy veren yüzde 46'yı aptal yerine koydum çünkü bu meselenin cevapları bu kadar basit değil.
iktisadi ve siyasi hayatımızdaki soruların cevapları hiçbir zaman da bu kadar net olmadı zaten ama ancak görebilene ya da görmek isteyene.
söze akp'nin seçmen profili homojen değildir diye başlamıştık homojenlik kavramını tanıyan herkes burdan şu sonucu çıkaracaktır ki akp türkiyedeki her kesimden oy almıştır. zannedildiği gibi sadece toplumun alt kesiminden almamıştır bu oyları. toplumun eğitimli kesiminden de orta sınıfından da oy toplamışlardır. bu kanıya nerden varıyoruz. şöyle ki iktidarlar ülkeyi kötü yönetiyor olsa bile kendi çıkarları doğrultusu çalıştıkları sürece zengin kesim her zaman iktidarı desteklemiştir. bugünde geçirdiğimiz seçimlerde aynı şey yaşanmış zenginlerin oyu akp' ye akmıştır. toplumun alt kesimi yani açlık sınırının altında yaşayan eğitim düzeyi düşük insanlarımızın da büyük bir çoğunluğu akp' ye oy vermişlerdir. bu da doğaldır çünkü halkımız dini ve toplumsal değerlerini sömüren onlardan biriymiş gibi davranan ve solcu olmayanlara verir oyunu. reel gerçeklikler onu çok fazla ilgilendirmez. istatistiklere bakmaz söylenene inanır.zaten akp iktidarının enflasyon düştü refah içindeyiz yükseliyoruz söylemlerine değil de istatistiklere bakarsanız türkiyemizin ne denli acıklı bir ekonomik tablo içinde olduğunu fark edersiniz. ama sözün burasında halkın bunu anlamak zorunda olmadığını bunu fark etmediği içn de ahmak olarak adlandırılamayacağını belirteyim. işte aydınların işlevi burda ortaya çıkmalıdır. kendini aydın olarak nitelendirenler eğer toplumun her kesimine ulaşmayı başaramıyorlarsa bir aydınlanmadan bahsedilemez.kendisini bile aydınlatamayan bir mum kadar anlamsız hale gelirler. türkiyenin zenginleri ve fakirleri oylarını bu yönde kullandı peki orta sınıfın oyları nereye gitti.belli bir eğitim düzeyinde bulunan ve toplumun büyük br çoğunluğuna göre nispeten daha iyi yaşayan büyük bir kısmını memurların oluşturduğu orta sınıf kime oy verdi. bunun cevabı da çoğu yerde istisnalar hariç akp olarak görünüyor.
peki bu insanların içinde akp ye oy verdiğini söylemeye utananlar bile olmasına rağmen akp niye bu kadar yüksek oy aldı. ister istemez akıllara ilk olarak bu soru geliyor ve cevap olarak da ağızlardan genelde şu dökülüyor: muhalefet eksikliği ve alternatifsizlik. evet gerçekten de alternatifsizlik önemli bir cevap olarak karşımıza çıkıyor. sol partilerin aslında burda kastettiklerimiz sosyal demokratlar oluyor (zira sosyalistlerin hiçbir zaman özellikle darbeler çağından sonra gerçek anlamda bir oy potansiyelleri olmadı.şimdilik sadece ufuk hocamızı meclise sokmakla yetineceğiz). ecevit in chp si ve yine ecevit in dsp sinin bile halkın her kesiminden oy alabildiği zamanlar da bile belli bir oy potansiyeline sahiptiler ve deniz baykal lı bir chp nin bu potansiyelin üstüne çıkması zaten beklenmiyordu. sağ partilerin (anap, dyp ve bunlara ek olarak saadet ) tarih olmasıyla birlikte geçmiş seçimlerde o partilere oy verenlerin oyları da akp ye kaydı.doğal bir süreç olarak gelişti türkiye siyasetine tutarlı bir şekilde bakan herkesin bunu görebilmesi bundan pay çıkarabilmesi gerekiyordu ama yapamadılar. şimdi bu tabloya bakıp ulan türkiyedeki her iki kişden biri de ahmakmış derseniz. geçmiş seçimlerde anap a dyp ye hatta dsp ye oy verenleri de ahmak yerine koymuş olursunuz.ki cevap bu kadar basit değildir. türkiye toplumunda insanların büyük bir çoğunluğunun laiklik veya cumhuriyetin diğer değerleriyle ilgili kaygılar taşımadığının farkında olmadan sadece laiklik ve cumhuriyetçilik üzerinde politika yaparsanız ekonominin ve toplumsal yozlaşmanın reel gerçekleri üzerinden politika yürütemezseniz seçim sonrasında birilerinin demokrasi kazandı halk muhtıra verdi gibi sloganlarını içten içe küfrederek dinlemek zorunda kalırsınız.