kesinlikle hoş bir davranış değildir fakat o ''vermek'' kelimesi de öyle kendiliğinden ortaya çıkmamıştır. öyle ''ıyyy çok iğrenç'', ''ben özgürüm lan'' demesi çok kolay geliyor. bu durumda ama biraz düşndüğüm zaman ülkemizdeki bayanların da ilk hareketi hep erkeklerden bekledikleri gerçeği geliyor aklıma. en ilkel anlamda erkek tarafının da kız tarafının da ilişkiyi istedikleri -bu ilişki salt seks de olabilir aşk da olabilir, her ikisi de olabilir- durumlarda hanım kızlarımız hep erkeğin, peşinden koşmasını, en zeki ifadelerle kendisini baştan çıkarmasını bekliyor. hoşlanılmak veya arzulanmak, hoşlanmaya veya arzulamaya baskın geliyor. yani erkek aşkına veya arzusuna karşılık alabilmek için hep çaba harcamak zorunda. kız ise penceresinden etrafına gülücükler saçarak mavi boncuğu -mavi bocuktan vermekten kastım sadece erkekle yatağa girmek değildir- kime vereceğini düşünmekte.
bu durum biraz geleneklerimizle de ilgili. siz hiç kız tarafının erkeği babasından istediğini ya da bir babanın erkek çocuğunu kıza verdiğini gördünüz mü? ulan bırak evliliği şu güne kadar hiçbir kız bana gelip de ''seni seviyorum nokia'' demedi. ama bu hiçbir kızın benden hoşlanmamış olduğu anlamına gelmiyor. ama yanıp tutuşan kızlarımız nokia'nın cesaretini toplayıp karşısına ıkına sıkıla çıkacağı o doğmaz ayın son çarşambasını beklemeye de razı.