geçenlerde bir kaç haftadır uzaktan kestiğim köfte dudaklı izmirli kızın yanına gittim.
ben: merhabalarr. (sempatik olmaya çalışarak)
izmirli köfte: merhaba(ilk defa görmüş tavrıyla) (ulan o kadar yakından geçtim kaç defa gördük birbirimizi insan bir kere bile dikkat etmez mi kaltak ya)
b: ya kaç seferdir tivitırdan ekliyorum kabul etmiyorsun. hem neden gizli yapıyorsun, profli gizli yapan insanlarıda anlamıyorum. (falso vermeye başlanılan dakikalar başlıyor.)
i: ya ben tanımadığım insanları kabul etmiyorum.
b: olsun ya ne olacak tanışırız, insanlar tanışa tanışa anlaşır. (insanlar konuşa konuşanın değişik bir versiyonunu üretmişim aniden. sıçmaya bağladığımın habercisi olan cümleler)
i: yhhhaa şimdi ama ıhh (kafa sağa sola döner)
b: olmaz mı ? (ulan olmaz mı nedir ya allah belamı versin)
i: ya tamam da başka şeyler düşünme o zaman.
b: yok be canım ne düşünecem arkadaş oluruz en azından ( işte dostlar konuşarak sıçan bir adam.. heyecandan eller hristiyan duası şeklini alır)
i: zzzzzzzzzzzzzz?
b: neyse ya görüşürüz.. ( öl, hatta terastan parande atarak intahar et. bir insanın içi kendine hakaret eder mi ya, benim etti işte)