hunlar

entry130 galeri
    30.
  1. --spoiler--
    Hun Kanunları

    Hun toplumu kendisine özgü bir sisteme sahipti. Ağır suçlar ve silâhlı yaralamalar ölümle cezalandırılır; hırsızlık hâlinde sadece hırsızın malvarlığı değil, ailenin çalarak elde ettiği bütün eşyası da müsadere edilirdi. Ufak suçlar için suçlunun yüzüne çizik atılırdı. Mahkeme en çok 10 gün sürer; gözaltına alınan kişilerin sayısı aynı anda birkaç kişi olur, 10 kişiyi geçmezdi.

    Bilinen hukukun yanı sıra Mete döneminden itibaren savaş disiplinini bozan ve askerî emirlere itaat etmeyenlere karşı ölüm cezası getiren bazı devlet hukuku da konuldu. Bu özel kanunlar hem Hunların konsolidasyonunda önemli bir rol oynadı, hem de onların Asya'nın en güçlü devleti hâline gelmelerini sağladı.

    Hun kamu hukukunda diğer göçebe sistemlerin çoğunda rastladığımız mülkiyet hukukunu buluyoruz: Her biri belli bir toprağa sahiptir ve su, mera durumuna göre bir yerden başka bir yere göç edebilir. Ancak metnin muhtevasından toprak sahibinin herhangi bir prense veya aileye bağlı bir boy olduğu şeklinde kesin bir hüküm çıkarılamıyor.

    Gumilev, ikinci bir iddia üzerinde duruyor ve VI-VII. yüzyıllarda Türklerde uygulanan analojik bir formülden bahsediliyor. Kitabına aldığı metinde şöyle denilmekte:

    "Bu ülkelerde (Türklerin yaşadıkları topraklarda) geniş meralar, bol sulu topraklar vardı. Neden Türkler kavgalar ederek dağıldılar?" Ancak Hunlar zamanında 24 boydan her birinin kendine ait bir toprak parçasına sahip olması istisnaî bir olasılık değildir ki, zaten bu görüşü teyid eden bazı deliller de vardır. MS I. yüzyılın ortalarına kadar çıkan büyün iç mera topraklarına sahip olmasından kaynaklandığını gösteren dolaylı delillerden sayılabilir. Dağlık ormanların onların mera topraklarına sahip olmasından kaynaklandığını gösteren dolaylı delillerden sayılabilir. Dağlık ormanların mülkiyeti muhtemelen ortaktı. Çünkü Çin sınırı boyundaki ormanla kaplı sıradağların elde tutulması meselesi Şanyü'yü daima tasalandırmış ama buralardan faydalananlar 'tâli dereceli prensler' yani onlara bağlı boylar olmuştur. Çöllerin ve kullanışsız toprakların mülkiyeti ise bütün Hun halkına aittir. Mete: 'Toprak, devletin temelidir' demişti. Bu söz, bundan sonraki bütün Hun tarihi boyunca devletin temel prensibi olmuştur. Kölelik Hunlarda da vardı, fakat bu, uzun süreli boyunduruk altında tutma şeklinde değildi. Bu durum, daha ziyade Yakın Doğu için geçerliydi. Genelde savaş esir ve esirleri köle olarak kullanılıyor ama bunlar da bilindiği kadarıyla üretim işlerinde istihdam ediliyorlardı. Hunların köleye çok ihtiyaçları bulunmasına ve hatta Çin'e yapılan savaşlar sonunda pek çok insanı beraberlerinde bozkırlara getirmelerine rağmen, bütün Hun tarihi boyunca köle ticaretinin var olduğunu gösteren herhangi bir belirti bulamıyoruz."

    --spoiler--
    2 ...